Çarşamba, Kasım 24, 2010

Linkin Park - A Thousand Suns


Linkin Park ilk iki stüdyo albümleri "Hybrid Theory" ve "Meteora" ile nu-metalin simge isimleri olarak kabul ediliyordu biçoklarına göre. Bendeniz de bu çokların içindeydim. Lakin bikaç yıl aranın ardından çıkardıkları "Minutes to Midnight"la müzikal olarak keskin bi değişikliğe gidip alternatif rocka yöneldiler. Nu metalin popüleritesinin 2000'lerin ortalarından itibaren düşüşe geçmesi göz önüne alındığında çok da anlaşılmayacak birşey değil. Fakat eski tarzlarında o kadar başarılıydılar ki ister istemez bu değişimi yadırgamıştım ben. Öte yandan bu yeni denemelerinde de tümüyle başarısız sayılmazlardı, "What I've Done", "Wake", "In Pieces" ve "No Roads Left" gibi güzel işler çıkarmışlardı. Geçtiğimiz Eylül ayında piyasaya sürdükleri "A Thousand Suns" bu anlamda "Minutes to Midnight"ın devamı sayılabilir. İrili ufaklı 15 parça barındıran albümde, Amerikalı aktivist Mario Savio'nun "put your bodies upon the gears" hitabetiyle açılan rap soundundaki "Wretches and Kings" en göze çarpanı. "The Catalyst"in ben single olarak önceden çıkarılan Basim Darwish versiyonunu daha çok sevmiştim ama albümdeki hali de fean değil. "When They Come for Me" ve "Burning in the Skies" da uzun parçalar içinde öne çıkıyorlar. Süre itibariyle "ufak" kalan, daha ziyade şarkı aralarını doldurma işlevi gören parçalar içinde albümün introsu "The Requiem" ve Martin Luther King Jr.'ın sözlerinden müteşekkil "Wisdom, Justice, and Love" güzel olmuş, özellikle ikincisi. Netice itibariyle öncülünün üstüne çok da birşey ekleyemeyen bir albüm. Tez zamanda "Hybrid Theory" günlerine bi dönüş bekliyoruz, "Re-animation" bile olabilir.

Perşembe, Kasım 11, 2010

Şahane Afişler: Disaster Movie


Bu filmin ardındaki ekibi hiç sevmem (Jason Friedberg-Aaron Seltzer ikilisi). Gerçi yalnız sayılmam, nerdeyse gezegenin yarısı da benle beraber (madem öyle nasıl hala filmlerine izleyici ve finansör bulabiliyorlar o da ayrı tartışma konusu tabii). Parodi filmlerini daha önce eşine menedine rastlanmamış bi kıroluk mesabesine çekmeyi başaran Scary Movie filmlerinin senaristleri olarak sektöre dalan bu ikili, Date Movie, Epic Movie, Disaster Movie gibi sırf isimlerine bakınca bile insanda bi iticilik uyandıran parodi şaheserleriyle(!) global çapta tüm sinemaseverlerin antipatisini toplamayı başardılar. Yalnız itiraf etmem lazım, bu poster on numara olmuş. Muhtemelen filmin kendisinden daha komiktir ama izlemediğim için bişey diyemiyeceğim.

Çarşamba, Kasım 10, 2010

Paranormal Activity 2


2009'a dair sinema olaylarından biri olarak tarihe geçmiş "Paranormal Activity"ye bi devam filminin çekilmeme olasılığı güneşin batıdan doğmasıyla eşdeğerdi, nitekim hiç arayı soğutmadan da yetiştirdiler. Beklenmeyen şeyse ortaya çıkan şeyin nitelikli bi yapıt olmasıydı ki "Paranormal Activity 2"de gerçekleşen durum tam olarak bu. Gerçi film bir sequel değil, prequel. İlkinde anlatılan hikayenin öncesini konu ediniyor, bu vesileyle de durduk yere "iyi saatte olsunlar"ın tacizine maruz kalan çiftimizin, bu melanete nasıl bulaştıklarını öğrenmiş oluyoruz. İlk filmin oluşturduğu hikaye çatısını korumakla kalmayıp, bunu genişleten ve bunu yaparken de türünün gereklerini yerine getirebilen bi yapım "Paranormal Activity 2". Yönetmen Tod Williams, selefi Oren Peli'nin anlatım tarzını üzerine çok fazla bişey koymadan devam ettiriyor ama özellikle finale doğru kaydadeğer bi performans gösterdiği söylenebilir. Üstelik bu sefer öncülünden farklı olarak kıvamında bi mizah da serpiştirilmiş. Bunun üstüne sırıtmayan ve göz tırmalamayan oyunculuklar da eklenince kesat geçen 2010'un en izlemeye değer filmlerinden biri ortaya çıkmış. Ucu açık finali ve gişedeki göz alıcı performansı da göz önüne alınırsa seneye 3.sünü de izlememiz kaçınılmaz. Genelde böyle korku serileri 2'ten sonra sapıtıyolar ama belki bi umut..