Ritchie'nin kariyerinin zirvesini bu filmle yaşadığını sonrasında yaşadığı dikey düşüşe bakarak anlamak da mümkün. Tüm zamanların en kötülerinden biri olarak gösterilen "Swept Away" ve kimseye yaranamayan "Revolver"ın ardından "RocknRolla" ile bir nebze toparlanan yönetmen "Sherlock Holmes" ile birlikte stüdyo filmlerinin yönetmeni haline geldi ve başarı seviyesi değişken filmlerle üretimine ara vermeden devam ediyor. İyi de yapıyor zira kinetik kurguyu uzun diyalog sahneleriyle birbirine başarıyla yedirmeyi başaran nadir yönetmenlerden birisi kendisi. Konu Gangsterlerin dünyası olunca benzerlerinden ayrılan hikayelerin anlatıcısı olduğunun kanıtı da "Snatch". En son filmi "The Gentlemen" ile benzeri sulara geri döndü yönetmen ama o da başka bir yazının konusu artık. O zamana kadar bu inciye tekrar bir göz atmanız ehemmiyetle önerilir.
Sinema,Çizgi Roman,Oyun,Dizi,Müzik,Kitap,Soundtrack,Anime,Metal vs. ama çoğunlukla Sinema
Cumartesi, Ağustos 29, 2020
Throwback 20: Snatch - Guy Ritchie
Pazar, Ağustos 23, 2020
Zeki Ökten: Yeşilçamda Özgün Bir Yönetmen - Şükran Kuyucak Esen
Mükemmelliğe çok uzak olsa da gene de önemli bir yönetmene dair bir çok faydalı bilgi içerdiği için yazara ve yayınevi Agora'ya teşekkür etmek şart.
The Great
Elle Fanning'in canlandırdığı Katerina 19 yaşında Rus İmparatoru Peter'a gelin gitmiş bir soylu kızı. Dizinin başındaki haliyle Aydınlanma felsefesiyle büyütülmüş ve ilerici değerlere inancı tam ama aynı zamanda Peter'la romantik bir aşk hayaliyle Rusya'ya gelecek kadar da naif bir karakter. Peter'ı tanıdıkça bu naifliğinden eser kalmıyor tabii. Karısıyla ilk halvetini yaparken en yakın arkadaşıyla geyik çeviren, aynı yakın arkadaşın karısıyla onun gözü önünde ilişkiye giren, baştan ayağa ilkel dürtülerden ibaret bir kişiliğe sahip bu adamla bir ömür geçireceği gerçeği bir yana ülkenin de ölene kadar bu adama mahkum olduğunu idrak etmesi Katarina'nın kendini Rusya ile özdeşleştirip hem kendini hem de memleketi kurtarmak için harekete geçmesine sebep olan olaylar zincirinin başlangıcı oluyor.
Gerçek Katarina, Peter ile 14 yaşında evlenip tahta geçmesi için bir 14 yıl geçmiş olan birisiymiş. Hatta Peter'ın saltanatı da 6 aydan fazla sürmemiş aslında, idareyi elinde tutan teyzesi öldükten sonra ancak iktidara ulaşabilmiş. Dizideki portresinin aksine azgın bir azgın birisi değil her yönüyle iktidarsız bir adam olfuğu tarihçilerin birleştiği bir nokta.
Brain On Fire (2016) - Gerard Barrett
Kitabın senaryoya dökümü işini de üstlenen genç İrlandalı yönetmen Barrett, hastalığın yanlış ve önyargılı doktorlar elinde keşfedilememesi sürecini ana karakterin bu süreçte hayatının ellerinden kayıp gitmesiyle bir arada anlatmaya çalışıyor. 45 dakikada anlatılabilecek bu süreç 90 dakikaya yayılınca yer yer filmin sarkması durumu söz konusu olsa da yönetmen gene de seyircinin dikkatini elinde tutmayı başarıyor. Bu noktada başroldeki Moretz'in katkısı da büyük; kendini verebileceği bir senaryo denk geldiği takdirde neler yapabileceğini gösteren aktris, karakterin fiziksel ve psikolojik ıstırabını yansıtmayı başararak seyircinin filme bağlanmasını da kolaylaştırıyor.
Perşembe, Ağustos 20, 2020
Baba Parası
Aydemir - Cemcir - Kural üçlüsü bir önceki imeceleri "Ailecek Şaşkınız" ile vasat bir işe imza atarak bir çaptan düşme emaresi göstermişlerdi. "If it ain't broke,don't fix it" hesabı yıllardır yekvücut ürettikleri için bir aşınma görülmesi normal ara ara. O yüzden yeni işlerini merakla bekliyordum, acaba benzeri kalite yoksunluğundan muzdarip mi diye. Cevap hem evet hem hayır olmuş.
Karun kadar zengin babalarının miras bıraktığı devasa kasanın şifresini çözmeye çabalayan kardeşlerin hikayesini anlatan Baba Parası ilk yarım saati itibariyle bir hayli umut verici giriyor olaya. Başat karakterlerin ne mal olduğunu eğlenceli sahneler eşliğinde öğrendiğimiz ilk perdede özellikle babanın çocuklarını topladığı sahne ve cenaze bölümlerinde gülmekten yerlere yattım diyebilirim. Fakat sonrasında olay kasanın şifre aşamasına geçince gücünden kaybetmeye başlıyor film.
Oyuncu kadrosundaki kimi yanlış tercihler bu durumu pekiştiriyor. Normalde Devrim Yakut içinde yer aldığı her projeyi bir tık üste çıkartan bir oyuncu ama buradaki karakteri ve kendisinin karakteri canlandırış biçimi o kadar itici ki filme zarar vermiş, şunun olduğu sahneler bir geçse gitse diye bekliyorsunuz. Bir diğer isabetsiz seçim de Yağmur Tanrısevsin. Yerli pembe dizilerimizden ekmek yiyecek kadar bir oyunculuğu olabilir ama komediye hiç yeteneği yok feci sırıtıyor, özellikle etrafındaki usta kadronun içinde. Bu ikisinin açtığı yaraları Özgür Emre Yıldırım ve Derin Barut bir nebze kapatmaya çalışıyorlar. Ahmet Kural, o iğrenç tiplemeye rağmen bir kez daha komedinin itici gücü. Hakikaten neden bu karakterin böyle bir sıfata sahip olmasın ısrarcı olunmuş anlamak mümkün değil. Tüpçü Fikret'in de fiziksel olarak Kural'la ilgisi yoktu ama tiple karakter arasında bir uyum vardı en azından. Burada artık olay biraz daha güldürsek mi iğrendirsek mi arasında gidip gelen grotesk bir mizaha doğru yol almış. Neyse ki Kural'ın yeteneği sayesinde çok da zıvanadan çıkmıyor işler.
"Ailecek Şaşkınız"da Nuri Bilge Ceylan'ın kendinden hariç yegane görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki ile çalışmıştı Aydemir. Bu sefer yanına daha çok televizyon işleri ile bilinen Ferhat Uzundağ'ı almış. Filmin çok da şaşaalı bir görselliğe ihtiyacı olduğundan değil ya, gene de Tiryaki'nin ismini görmek filmi bir tık havalandırmıyor da değildi.