Keenan Ivory Wayans'ı zamanında televizyonda denk geldiğim, kadrosunda Jon Voight'un da olduğu bir aksiyon filmi dışında bir şeyde izlememiş olsam da 90'lar televizyonunda baya bilinen bir isimmiş esasında. Sinema aleminde de "I'm Gonna Git You Sucka" ve "Don't be a Menace" gibi parodi filmleri ile de biliniyormuş. Bu janr çerçevesinde düşünülünce tecrübeli bir isim sayılabilir yani. Buna rağmen Weinstein'lar kendisine çok güvenmemiş olacak ki ilk filmin gişesini görene değin kendisine devam filmi onayı vermemişler, verdikten sonra da ertesi yıla yetişsin diye baskı yapılmış yapım ekibine ve 9 ay gibi bir sürede yazımı, çekimi ve postu tamamlanmış "Scary Movie 2"nin. Bu süreçte bir hayli yıpranan Wayans'ın devam filmlerinden elini çektiği duyulmuştu zamanında ama yakın tarihte Marlon Wayans'ın yaptığı bazı açıklamalara bakılırsa Weinstein'lar tarafından yaratıcısı oldukları seriden kovulmuşlar bir nevi.
Senaryoyu yazabilmek için 130'dan fazla korku filmi izleyen Wayans kardeşler bu sefer hedef noktası olarak doğaüstü korku ve lanetli ev alt türünü seçmişler. "Exorcist", "Haunting", "Amityville Horror" "Poltergeist", "House on Haunted Hill", "What Lies Beneath" benim gözüme çarpanlardan bazıları. Arada o senenin göze batan yapımlarından "Hannibal" ve "Hollow Man"e de göndermeler var. İlk filmde ölmüş olmalarına rağmen Anna Faris, Regina Hall, Marlon ve Shawn Wayans'ın karakterleri burada da yer alıyor. Onlara ek olarak kadroya Tim Curry, Tori Spelling, Kathleen Robertson gibi isimler katılıyor.
Filmin başında yer alıp daha da görünmeyen James Woods'un oynadığı rolü normalde Marlon Brando canlandıracakmış ama sağlık durumu iyi olmayan aktörün performansı da başarısız bulunup Woods'la tekrar çekilmiş. Bu vesileyle introsu yapılan lanetli eve tüm karakterlerini toplayan film, artık acele yazılan senaryodan kaynaklı olsa gerek, birbirinden bağımsız skeçlerle ilerleyip evdeki lanetin sona erdirildiği finale bağlanıyor direk.
Gene ilk filmdeki gibi belden aşağılık hali had safhada ama ilk filmden bir tık daha yüksek şekilde seyirciyi iğrendirerek güldürmeye çalışmaya dönük agresif bir tavır var. İyi bir aktör olan Chris Elliott'ın canlandırdığı uşak karakterinin filmdeki tek işlevi bu, seyircinin midesini kaldırmak. Artık buna kimin güleceğini düşündüler bilmiyorum ama bu karakterin olduğu her sahne diğer aktörleri de aşağı çekmeyi başarıyor, özellikle saçmalıkta zirve yapan finaldeki "Charlie's Angels" bölümünde ayyuka çıkan bir vaziyet bu.
Senaryonun yanı sıra prodüksiyon kalitesinde de aceleye gelmişlik hissediliyor ilkine kıyasla, ucuz b filmi estetiği hakim filmin geneline. Öte yandan arada başarıyla kotarılmış bölümler de yok değil. Ağzı bozuk papağan; Tori Spelling'le erkek hayaletin, Marlon Wayans ile de kadın hayaletin tanıştıkları sahne; Faris'in sarışın elemanla soğuk depoda mahsur kaldığı kısım; o dönem popüler olan bir Nike reklamının parodisi olan basketbol dansı ve David Cross'la hayalet arasındaki düello bölümü eğlendirmeyi başaran sahneler.
Kalitedeki düşüşe rağmen ilkinden ne fazla ne de az eğlendirebilen "Scary Movie 2" serideki son filmden sonra en kötü gişeyi yapmış olsa da bir hayli ucuza mal olduğu için yapımcılarına kar ettirmeyi başarmıştı.