Pazar, Mayıs 23, 2010

Supernatural 5.sezon



Supernatural 5.sezonunu geçtiğimiz hafta itibariyle noktaladı. Winchester biraderlerin şeytanla, meleklerle ve hatta (haşa!) Tanrı'nın kendisiyle cebelleşmelerinin hikayesi bi nihayete ulaştı gibi görünüyor. Sam kendisini feda etti, Dean de kardeşine verdiği sözü tutup onu cehennem çukurundan kurtarmak yerine çoluğa çocuğa karışma yoluna girdi (diziyi izlerken bunlar normal geliyo da şimdi yazıya dökünce baya bi spastik durdu, gözün kör olmasın Dean Winchester!). Serinin mimarı Eric Kripke önümüzdeki sezondan itibaren senaryo ekibindeki vazifesini bi başkasına devredip sadece yapımcı olarak görev alacak. Zaten kendisi 5.sezonu tasarladığı hikayenin son ayağı olarak gördüğünü belirtmişti. Yayınlanan sezon finali de bir nevi nihai final havasına bürünmüş, her bir yanından bi veda havası dökülüyor. Ama "Supernatural"ın en az bir sezon daha karşımıza çıkacağı kesinlik kazanmış durumda. Dizinin yeni patronu  Sera Gamble yeni bölümlerin ilk sezonlarda olduğu gibi her episod ayrı bir av hikayesine odaklanma formatında yürüyeceğini ifade etmiş. Diziyi şu an varılan noktadan nasıl alıp o düzleme çekecekler hep birlikte göreceğiz.


"Supernatural" ilk sezonu itibariyle yetersiz görsel efektler, kimi bölümlerde çok zayıf kalan hikayeler gibi bazı eksikliklerin sıkıntısını çekse de iyi dialog yazımı, bu dialogları ağızlarına çok iyi oturtan oyuncuları (hususiyle Jensen Ackles), her zaman bi hayran kitlesi oluşturmaya müsait hayaletler, ucubeler, vampirler vb. figürleri içinde bulunduran formatıyla takip edilen bi yapım olmayı başardı. Serinin asıl tarzını oturttuğu sezon ikincisi oldu, ki bana göre en başarılı sezon da bu sezondur. Herbir bölüme ayrı bir serüven şeklindeki öyküleme biçimini devam ettirirken kardeşlerin kendi hikaye çizgilerinde de önemli ilerlemeler kaydedilip Azazel üstüne odaklı öykü bu sezonda bir sona bağlandı. Üçüncü yılında bir çok yapımda olduğu gibi yazar grevinden etkilenip daha kısa sürede noktalanan dizi, ikinci sezonda yön değiştiren konuyu başarılı bir şekilde geliştirip tatmin edici bi finalle nokta koyduğu bu dönemi kayıpsız atlattı. 4.sezondan itibaren dizi din-diyanet mevzularına bodoslama dalınca işin biraz suyu çıkmadı değil. Nerde olduğu bilinmeyen bir Tanrı (!), onun yokluğunda dünyayı çocuk parkına çeviren melekler ve şeytanların sürtüşmesi üzerinden ilerleyen bu sezon boyunca, aynı zamanda kardeşler arasındaki bağın yavaş yavaş zedelenmeye başladığına şahit olduk. İlk üç yıl boyunca dengeli bi biçimde ilerleyen mizah-dram dengesi de, bu yıl itibariyle biraz daha drama kaydı, dizi daha bir karamsar havaya büründü. Bir bir gerçekleşen kıyamet alametlerinin önüne geçip İblis'in dünya yüzüne çıkmasını önlemek isteyen Winchesterlar, buna mani olamadılar ve Sam'in inkar edilemez katkısıyla İblis deliğinden çıktı ve kıyamet resmen başladı!


Geride bıraktığımız sezon boyunca Dean'in Sam'e karşı olan güven bunalımı neticesinde önce yollarını ayırmaya karar veren, sonrasında tekrar elele verip bu sorunla beraber başetmeye çabalayan ikilinin gayretlerini izledik. Kardeşlerin alın yazılarında var olan İblis'e ve Mikail'e taşıyıcılık yapma vazifesine direnişleri de bolcana hikaye edildi. Daha önce dediğim gibi melekler hikayeye dahil olduğundan beri olayın biraz cılkı çıktı. Zira dizideki melekler çoğunlukla süzme dallama olarak tasvir ediliyolar -tövbe tövbe!-. Tanrı, ne idüğü belirsiz bi nedenden ötürü terk-i diyar eylemiş (?!), arada bir iki kritik müdahele yaptığı da vaki ama öyle etliye sütlüye karıştığı yok. Dizideki İblis de babasıyla sorunları olan şımarık bi çocuktan farksız, zaten bu amerikan dizileri "daddy issues" temasını çok seviyolar ne hikmetse. Hristiyanlığın yapısı itibariyle bu tarz şeylerin konu edilmesi o toprakların insanlarına doğal geliyor olabilir, ama çok şükür dizide İslam'a kıyısından köşesinden de değinilmese de insanın izlerken yer yer "estağfurullah" çekesi gelmiyor değil. Final bölümü de biraz yavan olmuş. 
"Supernatural"ın 5 sezon boyunca en büyük numarası böylesine fantastik, doğaüstü, hatta yer yer saçma bi malzemeden bi drama çıkartabilmesiyken, geride bıraktığımız final tam da bu noktada zayıf kalmış, kardeşlerin adım adım ayrı düşmeye doğru yol alışları yeterince etkili biçimde ele alınamamış. Bölümü yöneten arkadaş arthouse takılmaktansa, daha konvansiyonel anlatım kalıplarına yüz verseymiş nispeten tesirli bi sonuç alınabilirdi kanımca. Neyse ki kıyamet mavrası artık bitti, başladığımız noktaya dönecek gibiyiz. Daha önce Dean'in cehennemden çıkışı için meleklere başvurulmuştu, bakalım Sam'in kurtuluşu için nasıl mazeret oluşturulacak? Her halükarda yeni sezon başladığında "Supernatural" her hafta izlemeyi iple çektiğimiz bir dizi olmaya devam edecek. Jensen Ackles'ın da artık yavaş yavaş sinema kariyeri üstüne kafa yormaya başlaması lazım. Yapımcılar filmlerinin kastını oluştururken hiç mi dönüp televizyona bakmıyorlar anlamak kabil değil, sürüyle kalbürüstü aktör var halbuki; Jensen Ackles, Matthew Fox, Josh Holloway, Hugh Laurie, Wenthworth Miller...Bu arada Mark Pellegrino da bu yıl kariyerinin altın dönemini yaşadı heralde, bir yanda Lost'un Jacob'ı, bir yanda Supernatural"ın İblis'i. Her iki rolün hakkını da fazlasıyla verdiğini belirtmeden geçmemek lazım.