Pazartesi, Haziran 27, 2022

Hustle


Komedilerinden genelde çok hazzetmesem de ne zaman dramatik bir iş yapmaya yeltense kendimi ekranın başına kurulmuş halde bulduğum isimlerden birisi Adam Sandler. Jeremiah Zagar isminde yeni yetme bir yönetmenin elinden çıkma son filmi "Hustle" da bu noktada bir istisna olmadı ve Netflix'e düşer düşmez izledim. Geleceği parlak bir basketbol oyuncusuyken yaptığı bir hata sonucu hayalleri suya düşen, geri kalan yaşantısını bir gün antrenör olurum umuduyla parçası olduğu klüp için global düzeyde yeni yetenekler aramakla yıllarını geçiren Stanley Sugerman'ı canlandırıyor. Sugerman'ın son keşfi olan Bo, küçük bir kız babası devasa bir İspanyol ve Sugerman'ın teşvik ve gayretleri ile takıma girmek için ABD'ye geliyor ama ikilinin karşısına devamlı zorluk çıkaran Ben Foster tarafından canlandırılan klüp yöneticisi gibi tipler sayesinde bu yolculukları bir haylı çetrefilli hale geliyor ama bu tarz filmlerden bekleneceği üzere herkes mutlu sona ulaşıyor final itibariyle. Kullanılmaya müsait bir malzemeden hareket ediyor olsa son derece klişe bir şekilde ilerleyen ve kendinden önce gelen benzeri filmlerden ayrışmayı beceremeyen bir yapım olmuş "Hustle". Stanley Bo'yu keşfediyor, aralarında bir abi-kardeş ilişkisi kuruluyor ve mutlu sona ulaşılması için araya hengameler serpiliyor ama bu hengamelerin menşei olan patron karakterinin neden sebep bu denli gıcık hareket ettiğini anlamak pek mümkün olmuyor. Sırf hikayede bir negatif karaktere ihtiyaç duyulduğu için eklenmiş gibi bir hali var, varlığı ile yokluğu da bir zaten, bir noktadan sonra ortalıktan kayboluyor. Bir de bunu sahadaki versiyonu, asshole zenci karakteri var ama onun en azından motivasyonu daha net, rekabet; sadece onunla yetinebilinirmiş yani. Sandler  gene kendini vermiş rolüne ama karakteri çok da derinleştirilemediği için biraz beyhude çabalıyor ortalıkta. Eşi rolünün Queen Latifah'a verilmesine vesile olan her kimse de derhal kasting işini bırakması lazım zira ikilinin evli bir çift olarak zerre inandırıcılıkları yok, aynı şey ergen kızı oynayan aktris için de geçerli. Film NBA'den birçok ünlü ismi bünyesinde barındırıyormuş ama benim gibi basket cahili biri için anlam ifade eden bir durum değil maalesef bu. Gene de Bo'yu canlandıran Juancho Hernangómez hem temiz yüzlü ifadesi hem de karakterinin duygusallığını yansıtabilemesi noktasında beni etkilemeyi başardı, umarım oyunculuk işlerinin arkasını getirir. Bundan öte çok da bir şey vaad etmeyen vasat bir yapım ne yazık ki.