Bu film, insanın yazmaya elinin gitmeyeceği derecede iğrenç sahneleri filme almaya yeltenen, bu manada sinema tarihinde yeni dip noktası tesis etmiş bi paçavra. İkinci bir Salo vakası, hatta belki daha kötüsü...
Filmin ana karakteri eski bi porno film oyuncusu. Evli ve bi erkek çocuk babası olan eleman paraya sıkıştığı bi dönemde kendisine yapılan bi film teklifi neticesinde mesleğe dönmeye karar veriyor. Ondan sonrası ise bi dolu iğrençlik. Kendisine pornoyla sanat filmi arası bişey olacağı söylenen şeyin aslında sübyancılık, snuff, ölüsevicilik gibi türlü türlü sapkınlığı barındıran bi manyaklıklar sinsilesi olduğunu zamanla öğreniyoruz. Yönetmen ilk önce çalışmalarından örnekler gösteriyor elemana ki bunlardan biri yeni doğum yapan bi kadının karnından çıkan bebeğe tecavüz edilmesi! Bunu görüp seti terketmeye yeltenen eleman bayıltılıyor, üç gün sonra uyandığında hiçbişey hatırlamıyor ama yanıbaşında kasetler buluyor. Son üç günü uyuşturucu pompalanarak geçirdiğini ve yönetmenin türlü türlü fantazisini hayata geçirmek için kullanıldığını anlıyor. Kasetlerden birinde aktör yönetmenin talimatıyla yatağa kelepçelenmiş bi kadını bir yandan döverken bir yandan tecavüz ediyor, en nihayetinde palayla kadının kafasını kestikten sonra kadına tecavüz etmeye devam ediyor. Bir diğer kasette bu sefer aktörün yatağa bağlanıp tecavüz edildiği görülüyor. Kasetlerin sonuncusu ise elleri zincirlenmiş ve dişleri sökülmüş bi kadının boğulana kadar oral sekse zorlanmasını içeriyor. Bunların ardından bi odaya götürülen aktör vücudu örtülü iki kişiden birine anal olarak tecavüz ettiriliyor, bu esnada yanıbaşındaki diğer örtülü kişiye de yüzü maskeli bi adam tecavüz ediyor. Maskeler çıkarılınca adamın aktörün kardeşi, kardeşinin tecavüz ettiği kişinin aktörün uyuşturulmuş karısı, aktörün ilişkiye girdiği kişinin ise gene uyuşturucunun etkisi altındaki kendi öz oğlu olduğu anlaşılıyor! Bu keşfin akabinde aktör yönetmenin korumalarına dalıyor, çıkan arbedede herkesi öldürüyor, kurşunun bittiği noktada kalan son korumanın tek gözlü olduğunu farkedip olmayan göz boşluğuna tecavüz ederek adamı öldürüyor! Filmin finali aktörün karısını, oğlunu ve kendini öldürmesi ile son buluyor.
İronik bir şekilde "A Serbian Film" ismi verilmiş bu paçavranın yönetmeni ve senaristi, hikayenin kendi devletlerinin vatandaşlarına nasıl taciz ettiğinin hikayesi olduğunu belirtmişler. Sırp hükümetinin 90'ların ortasında kendi vatandaşlarından ziyade boşnaklara yaptıklarıyla bu filmde tasvir edilen şeyleri bir arada ele alınca ortaya çıkan şey, senaristin iddia ettiği gibi "bi sırpın taciz edilme günlüğü"nden ziyade "bir sırpın taciz etme" günlüğü oluyor ki bu noktada şikayetçi oldukları hükümetleriyle aynı mantalitede oldukları anlaşılıyor. Yukarda anlattığımız içeriğiyle izleyicisinin ruhuna tecavüz etmekten başka bi niyeti olmayan bu filmin isminin de "Bir Sırp Filmi" olması tam da bu noktada anlamlı, çünkü sorunun kökenin hükümetlerden ziyade sırp toplumunun tarihinde, toplumsal yapısında olduğu sonucuna vardırıyor seyirciyi. İçeriğinde bir travestinin at penisi yalaması gibi sahneler bulunduran "The Life and Death of a Porno Gang" gibi filmleri, yada yetiştirdiği Emir Kusturica gibi dünyaca ünlü sırp sanatçıları(!) da düşününce sanatı bu noktada olan bi topluma dair başka bir sonuca varmak güç zira. "A Serbian Film" şok edici filmler kategorisinde çıtayı hiç kimsenin çekmediği bi noktaya götürmüş, tasvir edilemeyeni tasvir etmeye yeltenmiş, sinemanın cinsel mevzular hususunda tabu kabul ettiği ne varsa hepsini yıkmakla kalmamış, ırzlarına geçmiş bi film. Öyle bi filmden bahsediyoruz ki izleyicisini "8mm"de bir snuff filmi izleme durumunda kalan Nicolas Cage'in karakterinden daha beter psikozlara sokuyor. İşin en acı verici yanıysa, mevzubahis çıtanın bu noktada kalmayacak olması. Bu filmin politik eleştiri kisvesi altında türlü sapkınlığı görüntülemesi ve küresel çapta ses getirmesi illa ki birilerini tetikleyecek, aklı havasalayı zorlayan sahneler barındıran, yapılmamışı yapmaya yeltenen daha nice filmlerin çekilmesine yol açacak. Çünkü her zaman böyle filmlerin alıcısı olacak. Filmkolikler, gene "8mm"deki işadamı gibi, sırf "izleyebildikleri", böyle bi şeyi izleme sürecinin altından kalkabildiklerini gösterip sağda solda hava atmak için "A Serbian Film" gibi filmleri izlemeye devam edecekler. Eleştirmenler belli bir prodüksiyon kalitesi yanında poltik alegori de vadediyor diye böyle filmleri takdir etmeye devam edecekler. Neticede her halükarda olan sinemaya olacak çünkü gösterme üstüne kurulu bi sanat dalı olarak birilerinin sapkın fantazilerini "sanat filmi" başlığı altında göstermelerine alet edilecek. İnsanlık "esfel-i safilin"e ulaşma limitlerini son yüz yılda keşfetmiş değil, bu filmin tasvir ettiği ve daha beteri eylemlerin tarihi insanlık tarihi ile eşit benim düşünceme göre. Fakat bu tarz şeyleri temaşa etme olanağı hiç bir dönemde içinde bulunduğumuz çağda olduğu kadar ileri değildi, teknoloji sağolsun. İstikamet ne yöne doğru diye insan merak etmeden duramıyor.
Total Sci-fi Online sitesinden Calum Waddell'in film üzerine olan eleştiri yazısının sonunda belirttiği şeylere canı gönülden katılıyorum: "Filmin yönetmeni Srdjan Spasojevic, yetişkin bir adamı bi bebekle ilişkiye girerken filme çekmiş bi adam olarak mezara gidecek. Ve bu, tüm o para, şöhret ve Cannes'daki şampanya partilerine rağmen şahsen benim vicdanımda kalmasını asla istemeyeceğim bir şey. Kendisine bi parça insanlık kazanması yolunda şans diliyorum."