Çarşamba, Ekim 20, 2010

RED


Sonbaharın iddialı yapımlarından biri olan "RED" bu hafta itibariyle küresel çapta gösterime girdi. DC kaynaklı bi çizgi roman uyarlaması olan film, emekli bi kaç CIA ajanının kalemlerini kıran gizli servis entrikasını çözmeye yeltenmelerini konu ediniyor. Kamera arkasında bugüne kadar sadece "Flight Plan"ini izleme olanağı bulduğum Almanya'dan ithal Robert Schwentke var. Filmin asıl cazibesi ise kamera önündekiler. Bruce Willis, John Malkovich, Morgan Freeman, Mary-Louise Parker, Karl Urban ve Helen Mirren'ın başını çektiği, Richard Dreyfuss, Ernest Borgnine ve Julian McNahon  gibi isimlerin de yan rollerde yer aldığı göz alıcı oyuncu kadrosu filmin en büyük pazarlama gücü oldu. Gerçi ABD haftasonu gişesini "Jackass" gibi bi filme kaptırdı ama neticede bu kimsenin öngöremediği bişeydi. 


Filmin uyarlandığı çizgi roman komikten ziyade daha sert tonlara sahipmiş söylenenlere göre. Senaristler ise komedi-aksiyon sularında seyreden bi hikayeyi tercih etmişler. Orjinal metin hakkında bi fikrimiz olmadığı için bunun olumlu bi karar olup olmadığını bilemiyoruz tabii ama neticede ortaya çıkan film hoşça bi seyirlik olmuş. Karakterlerin tasarımı, birbirleriyle ilişkileri nezdinde tutturulan absürd ton, oyuncu kadrosunun yeteneğinden de güç alarak izlemesi keyifli anların ortaya çıkmasına vesile olmuş. Bu noktada John Malkovich'e ayrı bi yer açmakta fayda var zira aktör girdiği sahnelerde bugüne değin çok sık şahit olamadığımız komedi yetenekleriyle diğerlerinden bi adım daha öne çıkmayı başarıyor. Filmin yer yer CGI'a yaslansa da şık tasarlanmış aksiyon sahneleri de mevcut, Bruce Willis'in evine yapılan baskın sahnesi örneğin... Gel gör ki "RED"in temel sorunu bi aksiyon filminde bulunmaması gereken bi zaaf olan kurgudaki ritm yoksunluğu. Geride bıraktığımız yazın patlayan yapımlarından "Knight and Day" de o kadar meziyetine rağmen aynı sorundan muzdaripti. Haddinden fazla uzun dialog sahneleri, replikler arasındaki lüzumsuz sessizlikler filmin akıcılığına darbe vuruyorlar. Filmin son 20 dakkası bu defodan muaf, sıkıntısı olmayan hoş bi final. Son sahneye bakılırsa bi devam filmine de kapı aralanmış sanki. Bu kadro korunduktan sonra çok kötü bi fikir de değil.


Bu arada Karl Urban Hollywood'un yeni yükselen yıldızı olmayan aday, hele şu "Judge Dredd" uyarlaması tutarsa -ki senaristi Alex Garland (28 Days Later), yönetmeni Pete Travis (Vantage Point) olan bi proje- önü açık. Bruce Willis'i de ilerleyen yaşıyla olan barışıklığından ötürü kutlamak lazım, o kadar da yaşlı durmuyo halbuki.