Pazartesi, Aralık 10, 2018

Back Roads


Alex Pettyfer'in ismini en son "Magic Mike" setinde hem yönetmen Soderbergh'e hem de Channing Tatum'a artistlik yaptığı haberleri ile duymuştum. O zamanlar yeni bir yıldız yaratma ümidi ile çok göze sokulan aktörlerden biriydi ama fazla şımardığı intibası uyandırdı demek ki herkeste, bayadır gözden gönülden ıraktı. Görünüşe bakılırsa bütünüyle de kopamamış bu işlerden, hatta yetmemiş yönetmenliğe bile soyunmuş.


"Back Roads"  Tawni O'Dell isimli bir yazarın 1999'da çıkan bir romanı. Annesi dayakçı babasını öldürünce üniversiteye gitmek yerine üç kızkardeşine (Nicola Peltz, Chiara Aurelia ve Hala Finley) bakıcılık yapmak durumunda kalan 19 yaşındaki Harley'nin (Alex Pettyfer) öyküsü burada anlatılan. İstemediği bu sorumluluk altında ezilen Harley babasının zorbalıkları altında geçen çocukluğu da eklenince psikolojik bunalımın eşiğinde geziniyor. İki çocuk annesi evli bir kadınla (Jennifer Morrison) yaşamaya başladığı yasak ilişki bu karanlık içinde kendisi için tek ışık kaynağı haline geliyor ve bu kadına karşı saplantıya dönüşen tutkusu hem ilişki hem de kadın için zorlayıcı hale gelmeye başlıyor. Öte yandan film ilerledikçe Harley'nin ailesi içindeki dinamiklerin hiç de göründüğü gibi olmadığını öğrenmeye başlıyoruz ve kendisi ile birlikte etrafındaki herkes bu batağın içine öyle ya da böyle çekilmeye başlıyor.


Kitap çıktığı vakitler film uyarlamasını Adrian Lyne'ın yapması planlanıyormuş ki hikayenin erotik yönü düşünülünce ideal bir seçim aslında. İnsan Lyne nasıl bir filme imza atardı diye düşünmeden edemiyor. O dönemler Harley karakteri için seçmelere katılan isimlerden biri olan Pettyfer kendi prodüksiyon şirketini kurunca yaptığı ilk işlerden biri artık rafa kalkmış kabul edilen "Back Roads" uyarlamasını hayata geçirmek olmuş. 20'li yaşlarının ortalarında olsa da hala Harley'yi oynamaya kararlı olan Pettyfer yönetmen olarak birçok isme teklif götürse de sonuç alınamayınca o işi de kendi üstlenmeye karar vermiş. Körpe bir yönetmen için biraz iddialı bir materyal aslında bu ama yanına tecrübeli bir yapım ekibi ve Jarin Blaschke ("The Witch, "The Lighthouse", "I Believe In Unicorns") gibi kendini kanıtlamış bir görüntü yönetmenini iliştirmeyi ihmal etmemiş yapımcılar.
 

 
Yönetmen koltuğuna geçince ilk iş olarak başrol adayları listesinde kendi isminin üstünü çizmiş olsa daha iyi olabilirmiş gerçi. Alex Pettyfer daha 30'una gelmemiş bir isim olsa da üniversite çağında bir genç havası da vermiyor hiç, fazla olgun bir fiziği var oynadığı karakter için. Hikaye olgun bir kadınla yaşadığı ilişki üzerinden kendi cinsel geçmişi üzerine bir aydınlanmaya yaşayan genç bir karakteri konu ediniyor neticede ama Morrison'la yan yana durduklarında o olgunluk farkını hissedemiyorsunuz. Gene de karakterin geçirdiği bunalımı ifadeye dökme konusunda başarılı olduğu söylenebilir aktörün.


Roman hakkında yer yer komediye kayan yanları olduğu söylenmiş. Artık filme aktarırken bu kısımları es geçmeyi mi uygun gördüler yoksa filmin komik yerleri vardı da ben mi yakalayamadım bilmiyorum ama finale doğru ilerledikçe gayet depresif bir hal alan ve insanı üzüntüye gark eden bir hikaye burada anlatılan. Aile içi istismarın dolaylı ve dolaysız şekilde tüm aile mensuplarını ne denli perişan ettiğini gösteren ibretlik bir boyutu var. Kamera arkasına tecrübesiz bir isim geçince makul ölçüde kırpılan filmin bütçesini hikayeyi süre ilerledikçe daha da kapalı alanlara sıkıştırarak örtmeye çalışan Pettyfer, içeriğin boğuculuğunu görsel olarak da desteklemiş böylelikle ki ışıklandırması itibariyle de karanlık bir film zaten. 
 

Oyuncu kadrosu da bu iç buruculuğun altını ellerince iziyorlar. Özellikle ailenin en küçük kızını oynayan Hala Finley, kendisini çevreleyen tüm negatifliklere karşı sergilediği sempatikliği ve masumiyeti ile en çok içinizi parçalayan ve akıbeti için en çok endişelendiğiniz karakter olurken ortanca kardeş Chiara Aurelia da tam aksi şekilde, soğukluğu ve kardeşlerinden farklı olarak ruh haline verilen zararları kabullenmiş haliyle seyirciyi etkilemeyi başarıyor. Abi ve abla pozisyonunda olsalar da kardeşlerine nispetle yollarını çok daha kaybetmiş olan merkezdeki iki karaktere hayat veren Pettyfer ve Peltz  yetenek itibariyle kifayetsizlikleri olsa da ellerinden geleni ardlarına koymuyorlar. Son tahlilde bittiğinde seyircinin kalbinde bir yumru olmasa da belli bir sızı bırakan, daha büyük bir prodüksiyona ve daha kifayetli bir yapıma ihtiyaç duyduğu aşikar olsa da eldeki imkanlarla en iyisinin yapılmaya çalışıldığı aşikar bir yapım "Back Roads".