Salı, Haziran 28, 2011

Mother's Day

 

Darren Lynn Bousman, Saw serisi sayesinde isim yaptı ama Repo: The Genetic Opera ile takip etmeye değer bir yönetmen olduğunu kanıtladı. Bu hakkı yeterince teslim edilmemiş nadide filmi başka bir yazıda etraflıca ele almak mümkün olur inşallah, ama şu an asıl konumuz yönetmenin geçen yıl festivallerde görücüye çıkmakla beraber geniş gösterime girme imkanı bulamayan filmi Mother's Day.

Bir yeniden çevrim olan filmin uyarlandığı yapım 1980 yapımı bir istismar sineması örneği. Bi ara izlemeye niyetlenmiştim ama çok düşük nitelikteki sinematografisi yüzünden vazgeçtim. Orjinal film, bir grup genç kızın ormanlık bir alanda(her zaman olduğu gibi(!)) sapık bi ailenin eline düşmelerini ve annelerinin yönlendirmeleriyle iki adam tarafından tecavüz ve işkenceye maruz kalmalarını konu ediniyormuş. Yeniden çevrim kötü karakterlerin isimlerini korurken mekanı modernize ederek  ekseni "ev istilası"na çevirmiş ki bu değişiklik,aynı zamanda iki dönem arasındaki korku sinemasındaki yaklaşım farklılığı açısından da bi gösterge niteliği taşıyor.Bu filmde bir grup soyguncu olarak tasvir edilen kardeşler, ters giden bir iş sonrası aralarından biri yaralanınca, satıldığından haberdar olmadıkları eski evlerine sığınmaya karar veriyorlar. Evin yeni sakinleriyle karşılaşınca işler biraz çığırından çıkıyor tabii, onlar da çareyi annelerini aramakta buluyorlar. Sonrası kimi aile içi sırlar ve beklenmedik hikaye manevralarıyla birkaç ayrı koldan ilerliyor film. 
Senaryonun çok fazla karakter ihtiva etmesi ve her birine irili ufaklı yer açılmaya çalışılması belli düzeyde filme derinlik katsa da, biraz dağınık bi görünüm de arzediyor. Bousman filmin tonunu tayin etmekte de pek başarılı değil. Hikaye bi nevi zıvanadan çıkmış karakterler galerisi gibi ilerleyip ara ara aile dramasına kayıyor, bu da ister istemez bi doku uyuşmazlığına sebep oluyor. Gerçi kimi yerlerde bunun avantaja dönüştüğü de olmuyor değil, ama çoğunlukla filmin aleyhine işliyor. Bu biraz da karakterlere yer açmak ve filmi bütünüyle gore üzerinden ilerleyen bişeye dönüştürmeme çabasından kaynaklanıyor. Filmin en dikkat çekici yönü kastı olmuş, ortada bi oyunculuk şovu olduğunu söylemek güç olsa da gene de "izlemesi" keyifli bir kadro biraraya getirilmiş. Gerçi kilit karakter konumundaki anne rolünde Rebecca DeMornay'in performansı olması gerektiği ölçüde vurucu değil. Öbrü taraftan evin yeni sahibesini canlandıran Jamie King, masumane yüzüyle filmi sürüklemeyi başarıyor. Kardeşlerde özellikle Patrick Flueger çok başarılı, gerçi kötü adamı canlandırmak için biraz fazla temiz yüzlü ama gene de bi star kumaşına da sahip. Diğer kardeş Warren Cole psikopat rolüne daha iyi oturmuş. Ailenin küçük kızkardeşinde True Blood'la ünlenen Deborah Ann Woll'u ben ilk kez izledim, çok da beğendim. Evdeki mağdurlarda Shawn Ashmore karizmatik doktor rolünde olgun bir oyunculuk sergilemiş, geçen yıl Frozen'da da belirmişti, artık küçük ölçekli korku filmlerinin aranan oyuncusu olmaya niyetli galiba. Diğer yan rollerde Lisa Marcos, Briana Evigan ve kısa ama akılda kalıcı cameoları ile A.J.Cook ve Alexa Vega da bahse değer diğer isimler.


Bousman'ın yönetmen olarak çok nitelikli bir adam olduğu iddia edilemese de elindeki materyali izlenebilir kılma konusunda belli bir mahareti de var. Mother's Day de düzinelerce türdaşı arasından sıyrılabilecek düzeyde kaliteli bri film değil ama izlerken seyirciyi klişelere boğup sıkıntı nöbetlerine de sokmuyor.