Wahlberg aynı yönetmenlerle tekrar tekrar çalışmayı seven bir aktör. Son 10 yılda 20 film çekip bunun 4'ünü Pete Berg, 3'ünü Michael Bay, 2'sini de Seth MacFarlane yapmış bir adam bu. Son favorilerinden biri de "Hot Tub Time Machine", "She's Out of My League", "Mr.Popper's Penguins" filmlerinin senaryolarını yazmış, yönetmen olarak da Adam Sandler'ın en dandik filmlerinden olan "That's My Boy"a ve "Horrible Bosses"un devam filmine imza atmış olan Sean Anders görünüşe bakılırsa. 2 yıl arayla iki "Daddy's Home" filmine imza atan ikili, hem idare eder bir komedi serisine imza atmışlar hem de gişede başarılı bir geri dönüş almışlardı. Hal böyle olunca bir kez daha bir araya gelmekte bir beis görmemişler belli ki ve ortaya "Instant Family" çıkmış.
Yönettiği filmlerin genelde senaryosuna da imza atan Anders'in kendi yaşamından esinlenerek kaleme aldığı bir senaryoymuş "Instant Family". Eşiyle 3,6 ve 1 buçuk yaşlarında 3 kardeşi evlat edinmiş olan yönetmen sadece kendi deneyimlerinden esinlenmekle kalmayıp birçok evlat edinmiş ya da evlat edinilmiş insanla da görüşerek filmi ortaya çıkarmış. Çocukları olmayan Pete (Mark Wahlberg) ve Ellie'nin (Rose Byrne) evlat edinmeye karar verip en sonunda Lizzy (Isabela Moner), Juan ve Lita'dan müteşekkil 3 kardeşte karar kılarak onlarla yaşadıkları uyum sürecini konu ediniyor film. Başlarda güllük gülistanlık görünen şeyler sonradan kabusa dönüşüyor, bunun üzerinden yaratılan komedi hikaye ilerledikçe dramaya evrilme eğilimi gösteriyor. Finale doğru orta bir yol tutturularak ikisine de az buz dokunmuş bir hikaye anlatılmış oluyor. Belli bir yaşanmışlık üzerine inşa edildiği aşikar olan film ne kadar uğraşsa da didaktik olmaktan kaçamıyor ve haliyle hikayenin dramatik gücü de bu sebeple yara alıyor. Zaten tümüyle bir komedi ya da drama yapmaya yeltenmeyen yönetmen, bunların her ikisine yoğunlaştığı yerlerde de tümüyle bir başarı sağlayamıyor ve netice önemli şeyler söylüyor olsa da seyir zevki düşük bir filme imza atmış oluyor. Rose Byrne komedi yeteneğini defalarca kanıtlamış bir aktris ve Wahlberg ile kimyaları yerinde; Isabela Moner geleceği parlak bir yetenek ve Octavia Spencer da izlemesi her daim keyifli bir isim ama gene de hepsinin gayretleri filmi ayağa kaldırmaya yetmiyor.