Pazar, Nisan 24, 2022

Metal Lords


Kim derdi ki "GOT"un D.B.Weiss'i metalci çıkacak? Diziyi "bitirdikten" sonra bir süre sesi soluğu çıkmayan Weiss'ın o esnada boş durmayıp yazdığı ve "Nick&Norah's Infinite Playlist"ten tanıdığımız Peter Sollett'a yönetmenliği teslim ettiği "Metal Lords"ın merkezinde iki yakın arkadaş yer alır. Okulda pek sevilip tutulan bir insan olmayan Kevin'in (Jaeden Martell) en yakın arkadaşı Hunter (Adrian Greensmith) da kendisi gibi bir tutunamayandır ama Kevin'den farklı olarak bu durumdan gurur duyar; lise ahalisi bir dolu et kafalı sefilden ibarettir ona göre. Aile hayatından yana da çok şanslı olmayan Hunter'ın en büyük tutkusu metaldir ve şimdilik sadece Kevin'le kendisinden ibaret olan grubuyla "Battle of Bands"i kazanmak en büyük hayalidir. Kevin'ın ne metale ne de müziğe aşırı ilgisi yoktur esasında, bando grubunda trampet çaldığı için bagetleri eline tutuşturur Hunter. Gene de Hunter'ın çalışsın diye ödev verdiği metal klasikleri üzerinden bateri kabiliyetini geliştirir ve  bunun sayesinde bir kız arkadaş edinmekle (Isis Hainsworth) kalmadığı gibi okulun hem en popüler hem de görünüş itibariyle en efendi çocuklarından Clay'den kendi pop grubunda bateri çalması için davet bile alır.  Okuldaki sosyal seviyesindeki bu değişim Kevin'ın hoşuna gitse de kendisiyle aynı hissiyatta olmayan en az bir kişi vardır; Hunter.


Weiss'ın senaryosu ilgisini daha ziyade Kevin'a odaklamış durumda, bu sebepten motivasyonu en net olan karakter o. Her liseli gibi sosyalleşmek, karşı cinsle belli ölçüde bir münasebet ona gayet cazip geliyor ve Hunter'ın aksine bunlara ihtiyacı yokmuş gibi hareket etmekten de kaçınıyor. Kafası karışık olsa da ne istediğine dair daha net bir fikri olan ve yeri geldiğinde de bunu ifade etmekten çekinmeyen, özdeşleşmesi daha kolay bir figür. Öte yandan Hunter emo liseli tipinin vücut bulmuş hali; sırf isyan etmek için isyan ediyor bir şeylere ve çoğu zaman da mesnetsiz tepkilerin insanı olmaktan öte gidemiyor. Filmin sonuna doğru bu triplerinden sıyrılıp efendileşiyor gerçi ama o dönüşüm de biraz fazla hızlı bir şekilde gerçekleşiyor açıkçası. İkilinin arasındaki gerilimin en büyük kaynağı olan Kevin'in kız arkadaşı ve grubun müstakbel çellocusu Emily de olayları dramatize etmekten öte bir işlev görmüyor hikayede. Onun da kendi çapında sıkıntıları oduğunu görebiliyoruz ama çok da derine inilmiyor maalesef. Oyuncu seçimleri de biraz tartışmaya açık bu noktada ama sorun aktörlerden çok senaryo kaynaklı gibi durunca çok da bir şey denmiyor. Gerek Martell gerekse de Greensmith briaz fazla androjen tipli çocuklar, fragmanı izlerken çok da içime sinmemişlerdi açıkçası ama filmi izleyince biraz önyargılı yaklaştığımı farkettim, özellikle Martell gayet başarılı bir iş çıkarmış. Isis Hainsworth de başta biraz yadırgatsa da finale doğru kendine ısındırmayı başarıyor. Yan rollerde bir metal efsanesini canlandıran Joe Manganiello ve hakikaten birer metal efsanesi olan Kirk Hammett, Tom Morello, Rob Halford ve Scott Ian'ı görmek de güzeldi. Efsane demişken film adına yaraşır bir şekilde metal müziğin klasiklerine bir saygı duruşu niteliğinde. Metalin popüler olmaktan çok niş bir müzik türüne dönüştüğü ve gençlerin hiphopla popun müptelası oldukları bir dönemde iki liseli gencin metal müzikle kendilerini tekrar tanımlamaya çalışmalarını izlemek filmin eksiklerine rağmen güzel bir his. Metalle alakası olmayan bir dolu ergenin finalde kendilerini pogo yaparken bulmalarını izlemek her ne kadar pek gerçekçi olmasa da itidalli bir metalci için kaçırılmaması gereken bir deneyim.