Komedi, karikatür ve sinema gibi görsel yollarla anlatmak için daha müsait bir tür. Safi yazıyla karşıdakini güldürmek çok daha zor ve nadir becerilen bir iş, ama yapılınca keyfi de başka hiç bir şeye benzemiyor. Bu alandaki en başarılı yapıtlardan olan "Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar"ın üstüne bir tiyatro bir de film kotaran Yılmaz Erdoğan'ın bu eserinini ekmeğini yemelere doyamaması biraz da bu nadir bulunurluktan. Emrah Serbes'in "Erken Kaybedenler"i ve Murat Menteş'in "Dublörün Dilemması" da diğer akla gelen ve okurken gülmeyi seven okurların kaçırmaması gereken diğer örnekler. "İşler Güçler", "Düğün Dernek" gibi izleyici rekortmeni yapımların yönetmeni Selçuk Aydemir'in 2 yıl arayla piyasaya sürdüğü iki kitabı ise komedi dozunda çıtayı bu saydıklarımız örneklerden bir tık daha yukarı çekmeyi başarıyor.
"Mahalleden Arkadaşlar", Aydemir'in 9 yaşındayken arkadaşlarıyla çete kurma maceralarına odaklanırken devamı niteliğindeki "Liseden Arkadaşlar" yazarın bu sefer lise 1 yıllarında hem ergenlikle hem de bir başka çeteyle mücadelesini konu ediniyor. Anlatılanların ne kadarının otobiyografik ne kadarının kendi geçmişinden esinlenerek yazıldığını bilemesek de Selçuk-Serkan-Mete üçlüsünün bol miktarda kavga gürültü ve zıpırlık içeren maceralarını takip etmek için bu ayrıntının bir önemi olmuyor. Ben son çıkan kitabı önce okuyup sonra diğerine geçmiştim ama ilk kitabı bitirince dayanamayıp diğer kitabı tekrar okudum ve pek hızlı bir okuyucu sayılamayacak ben bu kitapları çerez gibi yuttum. Okurken gülmemek için kendinizi zorlamak durumunda kalmak (özellikle toplu taşıma araçlarındayken okunmaması tavsiye edilir) ve kitabı elinizden bırakamamak her zaman başınıza gelecek şeyler değil ama Aydemir'in üslubu sayesinde eşi menendi olmayan bir keyif veriyor her iki kitap da. Kendisinin son yılların en başarılı komedi yönetmeni olmasının bir tesadüf olmadığının da bir diğer ispatı aynı zamanda bu eserler. Filmderindeki ritmik kurgunun sadece sinemaya özgü bir üslup olmadığı, kaleminin de kısa net adımlarla ilerlediği kitapların sürükleyiciliğinin en temel kaynaklarından biri de bu. Aynı zamanda endisi de 1982 doğumlu olan Aydemir'in zaman yolculuğu 80'lerin ilk yarısında doğmuş bizim nesil için de bir nevi nostalji trenine dönüşerek kendi çocukluğumuz ve ilk gençliğimizi yadetmemize de vesile oluyor. Kendisinin sıradaki işi artık "Üniversiteden Arkadaşlar" mı olur "Sektörden Arkadaşlar" mı olur bilemiyoruz ama inşallah arayı uzun tutmaz da biz de yarıla yarıla gülerek okuma keyfinden çok da uzak kalmayız.