Dağcı olmasına rağmen kızkardeşinin hayatını kurtarmak için babasının ölümüne sebep olduğundan beri tırmanmayan Peter'ın (Chris O'Donnell), o günden beri aralarının bozuk olduğu kızkardeşi Everest'ten sonra dünyanın en yüksek ikinci dağı olan K2'ye tırmanırken fırtınaya yakalanıp mahsur kalınca bir ekip toplayarak kardeşini kurtarmak için başlattığı operasyonun öyküsü "Vertical Limit". Esasında çıkış noktası itibariyle de feci andırdığı "Cliffhanger"ın devam filmi olarak tasarlanmış film sonradan bağımsız bir hikayeye dönüşmüş.
Nette yazılanlara bakılırsa dağcılık sporunun en kötü temsillerinden biri "Vertical Limit" ki filmi izlerken de yönetmen Martin Campbell'ın dağcılığın otantik bir tasvirini yapmaktan ziyade Himalaya'nın eteklerinde birbirinden gerilimli anların peşisıra yaşandığı bir hikaye anlatmanın peşine olduğunu görmek mümkün. Bu gerilimi yaratırken filmde gösterdiği aksiliklerin bu yoğunlukta gerçekleşme olasığı üzerine çok da kafa yormamış anladığımız kadarıyla. Peter ve ekibi mahsur kalanları kurtarmak için sırtlarında bir tüp nitrogliserin taşıyorlar mesela tırmanırken. Film böylesine dengesiz bir patlayıcının mahsur kalanları kurtarmak konusunda nasıl işe yaracayağı konusunda bizleri çok da aydınlatma zahmetine girmediği gibi ekiptkilerin hayatını tehlikeye atmak ve çok da önemli olmayan yan karakterleri itlaf etmek için bir araç olarak kullanıyor nitroyu. Filmin dağcılığa yaklaşımı da nitroyu ele alışı ile aynı, karakterlerin karlı kayalıklarda ölümle burun buruna geldiği gerilimli bir hikaye anlatmak için arka plan olarak seçilmekten öteye gitmiyor.
Diğer taraftan dağcılık sporunun ne derece özenli portrelendiğine benim gibi çok takılmıyorsanız filmden bir hayli keyif almak mümkün. Martin Campbell aniden seyircisini sarsan ve kemiklerin kütürdeği şiddet sahneleri yaratmakta mahir bir yönetmen olageldi hep. Burada da kurgucu Thom Noble sayesinde özellikle yükseklik korkusu olanların yüreğini ağzına getirecek bir dolu gerilimli sahneyi ard arda sahnelemeyi başarıyor. Makul bir kısmı K2 dağının yer aldığı Pakistan ve onun muadili olarak kullanılan Yeni Zelanda dağlarında çekilen film gerilimli sahnelerde çoğunlukla stüdyo ortamından ve özel efektlerden faydalanıyor olsa da aktörlerini çoğunlukla gerçek dağ ortamında gezdirmekten de imtina etmiyor. Usta görüntü yönetmeni David Tattersall da bu görselliği filme başarılı bir şekilde yedirmeyi başarıp ortaya cool bir görselliğe sahip bir film çıkarıyor. 90'ların yıldız adaylarından Chris O'Donnell'ın "Batman&Robin"in kariyerine sinen tortusunu silkelemekle uğraştığı bir dönemde başrolünde yer aldığı film her daim güvenilir Scott Glenn ve Bill Paxton'ın yanı sıra günümüzün saygın aktörleri haline gelmiş Ben Mendehlson ve Alexander Siddig'i de barındıran ilginç oyuncu kadrosuyla da göz atmaya değer bir yapım.