Ağırlıklı olarak 19.yüzyılda bir kasabada geçen "The Cursed" -ya da geçen yıl görücüye çıktığı Sundance'deki ve aslında daha özgün olan ismiyle "Eight For Silver"- toprak sahiplerinin zorla yerlerinden etmekle kalmayıp acımasızca katlettikleri çingene güruhundan büyücü bir kadının ölmeden evvel kasaba ahalisi üzerine lanet salması ve akabinde musallat olmaya başlayan bir yaratığı konu ediniyor. Klasik tasvirlerinden farklı sunuluyor ve bu ad filmde hiç kullanılmıyor olsa da gümüş kurşunla telef edilebilmesinden mütevellit bu yaratığın bir kurt adam türevi olduğunu söyleyebiliriz. Boyd Holbrook benzeri bir canlı tarafından ailesi katledilmiş, haberleri duyunca aynı yaratık olabileceği düşüncesiyle kasabaya yaratığı avlamaya gelmiş bir doktoru canlandırırken Alistair Petrie, Kelly Reilly ve Amelia Crouch da küçük oğulları bu yaratığın ilk kurbanlarından olmuş bir ailenin mensuplarına hayat veriyorlar.
Sinemasına aşina olduğum bir isim olmayan yönetmen Sean Ellis anladığım kadarıyla korku sinemasıyla daha önce de cebelleşmiş bir arkadaş ama türün gereklerini ve bir korku filmini etkili kılan unsurları çok da idrak edebilmiş bir yönetmen intibası uyandırmıyor maalesef. Gerçi hakkını yemeyelim, ilk yarım saati itibariyle ilgiyi üzerinde toplamayı başarabilen bir dünya kuruyor. Tarihi korku filmleri her daim ilgimi çeken bir tür olmuştur ve Birinci dünya savaşında Sonne muharebesinde başlayıp akabinde 30 yıl öncesine ışınlanan "Cursed" de başlangıcı itibariyle pişman etmiyor. Her ne kadar kifayetsiz bir VFX çalışmasından muzdarip olsa da uzaktan kesintisiz bir sabit planla başlayıp bir hayli vahşi biçimde portrelenerek devam eden çingenelerin katledildiği bölümler ve ardından özellikle çocuklara musallat olan rüyalarla birlikte seyirciyi germeyi başarıyor yönetmen. Fakat çok salaş biçimde gerçekleşen ilk saldırı ve akabinde yaratığın zuhur etmesiyle birlikte hızlı bir şekilde kan kaybetmeye başlıyor film. Muhtemelen bütçe kısıtından ileri gelen bir durum olarak yaratığın olduğu tüm sahneler kıyısından köşesinden çekilen, hızlı kurgulanan sahneler ve ne olup bittiğini anlamak çok da mümkün olmuyor. Bunda yönetmenin gotik ve depresif bir atmosfer yaratmayı düpedüz kötü ışıklandırılmış bir film çekmekle aynı şey addedmesinin payı da büyük. Radikal bir hareketle dijitale yüz çevirip 35 mm filmle çekilmiş "Cursed"ün görüntü yönetmenliğini de üstlenen Ellis geniş açılı atmosfer kurucu görüntüleri oluştururken bu tercihinin faydasını bir hayli görse de aynı zamanda gündüz sahnelerinde bile karakterlerin ne yaptıklarını seçmenin zor olduğu bir film yapmayı başarmış kendisi.
Akıcılık noktasında da sıkıntılı bir film "Cursed". Aradan bir buçuk saat geçmiş, yaratığın kendisi ve nasıl ortaya çıktığı üzerine gayet net bir fikir edinmişiz ama yönetmen hala bu nokta üzerinden gizem ve gerilim yaratmanın peşine düşerek hem filmin temposunu baltalıyor hem de daha kompakt bir şekilde anlatılsa kendisi için daha hayırlı olacak bir öyküyü gereksiz yere uzatarak seyirciyi bayma günahını da işliyor maalesef. Aslında fena olmayan bir finali var filmin ama o noktaya değin ayağını sürüdüğü için tesirini büyük ölçüde kaybediyor maalesef. Etkileyici girizgahını kötü tercihlerle mundar etmiş, kaçırılmış bir fırsat kalıyor elde.