Cumartesi, Şubat 27, 2010

The Wolfman


Benicio Del Toro Universal korku filmleri kuşağının önde gelen temsilcilerinden "The Wolfman"in yeniden çevrimini yapacaklarını ilk duyurduğunda,  öncelikle dikkat çeken nokta senaryo hanesinde "Se7en" ve "8mm" in senaristi Andrew Kevin Walker'ın olmasıydı. Kısıtlı sayıda filmin senaryosuna imza atmış olsa da, yeniden yazımına yardımcı olduğu filmler de göz önüne alındığında "en takip edilesi senaristler?" sorusuna verilebilecek ilk yanıt olan yazarın yüzü suyu hürmetine bile radarımıza giren projenin yönetmeni bir yıl sonra belli oldu: çaylak bir kariyere sahip Mark Romanek, sene 2007. Bundan bir yıl sonra Romanek projeden ayrıldı, muhtemelen stüdyo ile işler iyi gitmedi, yerine "Jumanji"nin yönetmeni Joe Johnston getirildi. Gelir gelmez yaptığı iş ise ne hikmetse senaryoyu "Road to Perdition" uyarlaması ile bilinen David Self'e yeniden yazdırmak oldu. Yapım aşamasının laneti burda bitmedi, kasım 2008'de göstreime girmesi planlanan filmin gösterim tarihi önce Şubat 2009'a, sonra nisana, daha sonra da kasıma ertelendi. En son geçen temmuz ayında "Twilight" tufanından yara almasın diye çıkış tarihi bu şubata alındı. Yani çekimlerinin bitiminden nerdeyse iki yıl sonra film gösterime girebilmiş oldu.


Normal şartlarda yapımı bu tarz sorunlara maruz kalan filmler bir şekilde damgalanır, prodüksiyondaki sıkıntılar filme bir defo olarak sirayet eder, çıkan iş çok tatmin edici olmaz. "The Wolfman"de ise sonuç hiç de fena olmamış. Mark Romanek'in filme dönük nasıl bir vizyonu vardı tam olarak bilemesek de iyi bir zanaatkar olarak tanımlayabileceğimiz Joe Johnston'ın iştiraki, filmin hayrına olmuş gibi görünüyor. Başından sonuna sıkılmadan izlenebilen, sürükleyici bi işe imza atan yönetmenin herhalde en olumlu tercihi, "çoluk çocuk da izlesin, filmin gişesi artsın" kaygısı güdüp filmi PG - 13 sınıflandırmasına sokmaya yeltenmemek olmuş. Bi korku filmine yakışır biçimde kanlı, bi kurt adam filmine yakışır biçimde vahşi bi film "The Wolfman". Hollywood'da yaratık makyajı denince ilk akla gelen isimlerden olan, projeyi duyar duymaz kabul eden, zira kendisinin de esin kaynakları arasında filmin uyarlandığı 1941 tarihli klasiği gösteren Rick Baker'ın kurt adam tasarımlarını yaptığı filmin dönüşüm sahnelerinde bilgisayar efektleri kullanılmış. Bildiğim kadarıyla kendisi bunu tasvip etmemiş ama bence ortaya gayet başarılı bi sentez çıkmış. En azından son yıllarda Twilight gibi örneklerde olduğu gibi komple kurt şekline bürümeye yeltenmemişler. Kardeşim "kurt adam" bu, kurt değil! Öyle dört ayağı üstünde hayvanın normalden daha büyük bir versiyonunu peyda etmekle kurt adam çıkmıyo!


Biraz ses, biraz da müzik kullanımının katkısıyla sık sık seyirciyi irkiltebilen "The Wolfman"in, diğer bir takdire şayan yanı da atmosferi. Hikayenin Victoria dönemi İngiltere'sinde geçmesi, mekan tasarımları, puslu gece görüntüleri, etkileyeci ve ürkütücü binaları ile son derece şık bir Gotik film karşımızdaki. Çeşitli düzeltmelere maruz kalmış olsa da filmin sade ve akıcı da bir hikaye örgüsü var. Ekonomik bir diyalog yapısı oluşturulmuş, karakterler fuzuli kelam etmiyorlar, ayrıca dönemine uygun bir lisan kullanıyorlar. Filmin şahane kastı da önemli artılarından biri. Projenin fikir babası ve yapımcısı olan Benicio Del Toro, Anthony Hopkins, Emily Blunt ve bulunduğu her sahneye ağırlığını koymayı başarabilen şahane Hugo Weaving'den müteşşekil kadroyu izlemek keyif veriyor.



Del Toro ve Baker örneğinde olduğu gibi yapım ekibinin projeye olan sevgisinden midir bilinmez, yeni bir korku klasiğiyle karşı karşıya olmasak da beklentileri karşılayan, hatta üstüne de çıkabilen bir film "The Wolfman". Kurt adam figürünü "Twilight", "Harry Potter" gibi serilerden bağımsız, tekrar bir filmin esas yıldızı olarak izletmesi bile önemli bir nokta bence.