Pazartesi, Eylül 13, 2021

Michael Collins (1996) - Neil Jordan


Bayadır izlemek istediğim filmlerden biriydi "Michael Collins". İrlanda tarihine özel bir ilgim olduğunu söyleyemesem de İrlanda-Krallık çatışması ve IRA'nın kuruluşu gibi hadiseler her daim merak uyandırmaya teşne şeyler. Michael Collins de bu sürecin merkezinde yer alan bir kişilik. Birinci Dünya Savaşı dönemindeki kaostan faydalanmak isteyen İrlandalıların gerçekleştirdikleri ve hüsrana uğradıkları ilk kalkışmada kendini hapiste bulan Collins hapisten çıkar çıkmaz başlattığı gerilla faaliyetleriyle İngilizleri canından bezdirip masaya oturmaya ikna etmiş bir nevi. Öte yandan İrlanda'nın siyasi durumu üzerine İngilizlerle vardığı anlaşma, beraber mücadele verdiği arkadaşlarının başını çektiği bir çok İrlandalı tarafından kabul görmeyince ortaya çıkan iç savaş ortamında bu sefer eski silah arkadaşlarına karşı bir nevi Kraliyet adına savaşır bulmuş kendini. Daha fazla kan dökülmesin diye İrlanda Cumhuriyeti prensibinden taviz verdiği bu anlaşma halkın çoğunluğu tarafından kabul görse de kendi sonunu getirmiş ve muhtemelen eski yoldaşlarından biri tarafından pusuya düşürülerek 31 yaşında suikaste kurban gitmiş. Bir hayli trajik bir karakter yani esasında ama kendisini konu edinen filmin aynı ölçüde bir drama kalitesine sahip olduğunu belirtmek zor


Neil Jordan'ın filmi tam olarak yukarıda bahsettiğimiz süreci konu ediniyor ama bu tarihi dönem hakkında birşeyler okumak filmi izlemekten daha eğlenceli. Zaten biraz araştırma yapmaksızın filme dalmanın seyir zevkini azaltacağına şüphem yok zira tarihi arka plan hakkında çok da fikir vermeden paldır küldür konuya giriyor film. Filmlerinin senaryosunu çoğunlukla kendi yazan Jordan süreci kaba hatlarıyla hikayesine yedirmeyi becerse de dramatize etmekte çok başarısız. İyi de prodüksiyon kalitesine sahip film halbuki. Jim Sheridan ile birlikte İrlanda sineması deyince akla gelen ilk isim olan ve özellikle o dönem peşi sıra çektiği "Vampirle Görüşme" ve "Ağlatan Oyun" filmleri sayesinde kariyerinin zirvesinde yer alan yönetmenin bu tarihi kişilik üzerine bir film yapacağını duyunca açmış kesenin ağzını İrlanda resmi mercileri -ki zamanında özellikle İrlanda'da sağlam da gişe yapmış film. Öte yandan üzerinden geçen 25 sene içinde filmin İrlanda haricinde çok da iz bıraktığını söylemek güç zira Jordan bu trajik bir kaderi olan adamın üzerinden bittiğinde seyirciye tesir etmiş bir film çıkarmayı başaramıyor. Garip kurgu tercihleri var, diyaloglar pat diye kesiliyor, hikayenin nefes alacağı yerlerde ani geçişler yapılıyor. Bu filmden sonra bir kez daha idrak ettim ki Liam Neeson'ın 90'lardaki oyunculuğundan hazzetmiyorum. Adam ağır abileri oynamakta dört dörtlük bir aktör ama bu filmdeki gibi heyecanlı çoşkulu karakterlere sıra geldiğinde itici oluyor bir şekilde. Genelde her filmde parlamayı başaran Alan Rickman bile sümsük bir karakteri canlandırdığından mıdır nedir, sönük kalmış. İrlanda aksanı zamanında çok eleştirilmiş Julia Roberts yönetmeni bizzat arayıp filmde yer almak istemiş ve muhtemelen filmin global cazibesi artsın diye filmde yer verilmiş. Aksanına çok da önem vermediğim için performansı bana batmadı ama gereksiz ve kötü anlatılmış bir aşk üçgeninin ortasında betimlenmekten de öte geçemiyor zaten karakteri. Usta aktörler Charles Dance ve Stephen Rea de çok zaman geçirmeden hikayeden çekiliyorlar zaten. Netice de bekleneni veremeyen bir film sevgili okur, mevzubahis döneme özel bir ilgi söz konusu değilse vakit kaybetmeye gerek yok.