Jennifer Elizabeth Smith adında ismini hiç duymadığım ve Goodreads'e bakılırsa yazdıkları o kadar da beğenilmeyen ama ne hikmetse bir şekilde çok satmayı başaran bir yazarın aynı isimli romanından uyarlamaymış bu film. Film ekibi çoğunlukla kısa filmler ve tv dizilerinde tecrübe edinmiş, pek bilindik işleri olmayan insanlardan müteşekkil. Netflix'in bir kaç yıl önceki haliyle düşünüldüğünde "Netflix filmi" tabirine uygun bir yapım.
Lise son sınıfta tanışıp çıkmaya başlayan Clare (Talia Ryder) ve Aiden'ın (Jordan Fisher) hikayesini anlatan filmin dramatik çıpası ikilinin daha ilişkilerinin başında son kullanma tarihine karar vermiş olmaları. Clare iyi bir üniversite hayatı geçirip sağlam bir kariyere sahip olmanın derdinde, dolayısıyla aklı lisedeki erkek arkadaşında kalmış olarak üniversiteye gitmek istemiyor ve liseyle birlikte bu ilişkinin de nihayete ermesi gerektiğine emin. Aiden'ı da buna ikna etmeyi başarıyor, ikisi de beraber geçirecekleri son güne net bir şekilde giriyorlar, son günümüz en güzel günümüz olsun deyip dolu dolu bir plan yapıyorlar. Başta her şey tıkırında gibi ilerlese de Aiden'ın aralarındaki bu anlaşmadan o kadar da emin olmadığını görmeye başlıyoruz, Clare'i kaybetmek istemiyor, acaba aklını çelebilir miyim düşüncesinde. Clare de fikre boş değil ama bir yandan geleceğini de önemsiyor ve Aiden'ın akıl oyunlarına daha dirençli. Neticede umduğunu bulamama, hayal kırıklıkları ve tartışmayla ilerleyen bir son güne evriliyor bunlarınki.
Açıkçası tüm izlenilebilirliğini Talia Ryder'a borçlu bir film "Hello, Goodbye, and Everything in Between", ya da kısaca "HGAEIB". Jordan Fisher isimli arkadaşın Ryder'la kimyası fena olmasa da çoğunlukla daha kasıntılı bir oyunculuğu var kendisinin. Dolayısıyla filmin neredeyse tamamı bu ikisinin üzerine kurulu olunca işin yükü Ryder'ın üstüne düşüyor, o da altından hakkıyla kalkmayı başarmış. Hem içten, hem de relaks bir oyunculuğu var aktrisin, rahatlıkla filmi sürükleyici kılmayı başarıyor. Zaten ikili arasında ne düşünüp neye kara vereceğine önem verdiğiniz isim de Clare zaten. İyi kötü hepimiz bu yollardan geçtiğimiz için aslında özdeşleşmesi zor olmayan karakterler ve ikilemler bunlar, dolayısıyla çiğ bir ergen filmi olmanın eşiğinde gezinmiyor çok fazla film. Öte yandan bu çatışma çerçevesinde hikayeyi belli bir noktaya kadar sündürmek mümkün olduğu için iyi kötü nereye gideceğini tahmin edebiliyosunuz. Bu noktada filmin finalini takdir ettim, tatlı olmuş. Bu arada, Clare'in yakın arkadaşı rolünde Ayo Edebiri sempatikliği ve komedi zamanlaması ile göze batan bir isim, keşke hikaye de ona daha fazla yer açılabilseymiş. Jordan annesi rolünde Julie Benson da hala güzelliği ile göz dolduruyor. Son kertede kendini izleten, kolay unutturan, Talia Ryder'ın hatrına izlenebilirliği artan bir yapım.