Pazar, Şubat 20, 2011

It's Kind of a Funny Story


Ergenlikten gençliğe geçiş evresinde kafa karışıklığından muzdarip 16 yaşındaki Craig'in, bi sabah intihar etmek istediğini farkedip kendi kendini engellemek için akıl hastanesine yatmasının hikayesi. Uyarlandığı romanın yazarı Ned Vizzini de kendi bilfiil yaşadığı olayı romanlaştırmış zaten. Bu mevzuya mizahi bi biçimde yaklaşan bi filmden beklenecek hamleleri yaparak çok ayrıksı bir tutuma girmeyen film, gene de dinamik sinema dili sayesinde klişe bir film olmaktan da çıkıyor. Bu noktada yönetmen ikilisi Ryan Fleck ve Anne Boden'in hakkını vermek lazım. Bikaç yıl önce Ryan Gosling'e oscar adaylığı getiren Half Nelson'la tanınan ikiliden Fleck aynı zamanda ödüllü tv dizisi In Treatment'da da yönetmen olarak görev almış. Craig'in akıl hastanesi deneyimine klasik bi "hayatın akışını değiştiren dramatik olay" olarak yaklaşsa da filmi diğerlerinden ayıran nokta bunun farkında olması, bunu Craig'in dış sesi aracılığıyla da seyirciyle paylaşıyor hatta. Yönetmenlerinin becerisi yanında Craig rolünde pek bilinmeyen Keir Gilchrist'in başını çektiği Zach "the hangover" Galifianakis, Emma Roberts, Lauren Graham, Jeremy Davies ve Viola Davis'ten müteşekkil birinci sınıf kastı da filmin güçlü yanlarından. Ben şahsen en çok Viola Davis'in psikayatri başhekimi performansını beğendim, son derece duru ve olgun bi oyunculuk gösterisiydi. Galifianakis de komik olduğu kadar dramatik boyutları olan rollerin de altından kalkabileceğini göstermiş. Kastın en sevimli üyesi ise müthiş şirinliğiyle Craig'in küçük kızkardeşine hayat veren Dana DeVestern olmuş. Geride bıraktığımız 2010 yılının nitelikli bağımsızlarından olan It's Kind of a Funny Story, öyle izleyende kalıcı izler bırakamasa da son tahlilde izlemesi gayet keyifli bir yapım.