Cumartesi, Haziran 06, 2020

Laggies (2014) - Lynn Shelton


Geçtiğimiz haftalarda hayatını kaybeden yönetmen Lynn Shelton'ın 2014 tarihli filmi "Laggies"i oyuncu kadrosundan ötürü yıllardır izlemek istiyordum ama bir türlü denk gelmemişti. Her ne kadar sağlığında yaptığı işlere bir aşinalığım olmasa da erken sayılabilecek bir yaşta hayatını kaybeden yönetmenin filmografisine giriş yapmak için ideal bir tercih diye düşündüm ve oturdum ekran karşısına.

 
"Laggy" kelimesinin Türkçe karşılığı "kendine etki eden değişimlere geç tepki veren"  gibi bir şeye tekabül ediyor ve "Laggies" de tam olarak böyle bir karakterin hikayesini anlatıyor. Keira Knightley'nin canlandırdığı Megan 30'una merdiven dayamış üniversite mezunu bir kadın ama herhangi bir sabit işi yok, günlerini babasının işyeri için reklam panosu tutarak geçiriyor. Bir Richard Linklater filminden firar etmiş gibi bir hali var;hala liseden çekirdek arkadaşlarıyla takılıyor ama kendisinden farklı olarak onlar "büyüme" yolunda beklenen adımları atıyorlar;iş edinme,evlilik,çocuk vs. 
 
 
Hala lisedeki erkek arkadaşıyla beraber Megan. Zaman onun için 18'inde durmuş ve bir gıdım ilerlememiş. Artık bir sonraki adıma geçmeleri için vaktin geldiğini düşünen erkek arkadaş evlenme teklif edince bu durgun sular da bulanıyor haliyle. Tüm arkadaşları gibi kendini hayatta ciddi adımlar atmanın eşiğinde buluveren Megan bocalıyor ve çareyi etrafındakilere yalan dolan uydurarak bir süre uzaklaşmakta buluyor. Yanına sığındığı kişi ise bir gece hasbelkader tanıştığı lise öğrencisi Annika oluyor. Yetişkinliğe geçmek için tekrar lise yıllarına dönüyor Megan.


Bu filmin içinde bir yerlerde olgunluk sancıları üzerine değerli bir hikaye saklı ama garip tercihlerle bertaraf edilmiş gitmiş. Her bir karaktere küçük öykücükler eklemleyip hiçbirine de doğru düzgün eğilip anlamlı bir yere vardırmadan nihayete eriyor film. Megan'ın sığınak olarak 17'lik bir kızı seçmesi, bir nevi onda kendini görmesi güzel bir dokunuş olsa da kızın ve kızın babasının hayatlarına paldır küldür giren bu insanı bu denli kolay kabullenip bağırlarına basmaları çok eğreti duruyor. 
 
 
Hele olay daha da kalas bir biçimde romantik sulara evrilince hem filmin anlatmak istediğini varsaydığımız şeylere zarar vermekle kalmıyor, romantik olmayı da beceremeyen bir yapıtla başbaşa kalııyoruz. Başta da belirttiğim gibi filmi izlememdeki başat etken olan oyuncu kadrosu için bunu söyleyeceğimi hiç düşünmezdim ama olmamışlar hiç. 
 
 
Sam Rockwell içinde yer aldığı her projeyi izlenebilir kılabilecek yetenek ve sempatiye sahip bir oyuncu ama ne Keira Knightley ile duygusal kimyaları uyuşmuş ne de Chloe Moretz ile; birinin sevgilisi olmak için fazla yaşlı, diğerinin de babası olmak için de fazla genç bir görüntüsü var. Knightley öykünün merkezi olarak elinden geldiğince filmi sürüklemeyi başarıyor ama hikayenin gelgitli, ne yapmak istediğini bilmiyor gibi duran hali onun da performansını etkilemiş. Özellikle nişanlısı ile olan yan öykü ve bunun saçma bir şekilde nihayete ermesi, bu durumun en bariz hissedildiği yer diyebilirim. Üçlünün içinden alnının akıyla çıkabilen yegan ismin Moretz olduğu söylenebilir. Normalde ergen karakterler izleyicinin sinirleriyle oynar hal hareketleriye ama Moretz oyunculuğuyla daha bir ayağı yere basan ve kendi halinde problemleriyle cebelleşen bir portre oluşturabilmiş. 
 

Özendiği Linklater sinemasının izinden gidip yetişkinliğe dair bir sorgulamaya yeltenseymiş çok daha ilginç bir film olabilirmiş "Laggies" ama gereksiz bir şekilde romantik komedi sularına girmesiyle kendi ayağına sıkıyor. Yazık olmuş, zira - her ne kadar rahmetlinin başka bir filmini izlememiş olsam da- yönetmenin eli bu tarz hikayelere daha yatkınmış gibi bir izlenim edindim.