Gareth Evans'ın Merantau"nun akabinde hayata geçirmek istediği ama bütçe sıkıntıları nedeniyle mümkün olmayan Berandal(Türkçesi "Haydutlar"), hapisteyken ünlü bir mafya babasının oğluyla tanışan genç bir adamın hapis çıkında bu mafya babasının yanında çalışmaya başlaması ve akabinde çıkan çeteler arası bir savaşın ortasında kalmasının öyküsüymüş temelde. "Raid"in başarısının ardından bu projeyi hayata geçirme şansı yakalayan Evans, bu senaryosunu "Raid 2" olarak yeniden tasarlamaya karar vermiş.
İlk filmin hemen akabinde başlasa da bir dolu flashforward-flashbackle dolu bir girizgaha sahip "The Raid 2". Rama'nın ilk filmdeki aktivitelerinin kardeşinin ölümüne sebep olması, teşkilattaki birim şefi tarafından kendisine yapılan görev teklifini kabul etmesine yol açar. Yapması gereken farklı bir kimlikle hapishaneye girip Jakarta'nın en önemli iki suç şebekesinden birinin başı olan Bangun'un oğlu Uco'ya yakınlaşmaktır. Böylelikle dışarı çıktığında şebekeye dahil olup bu örgüte polis teşkilatından kimlerin kol kanat gerdiğine dair bilgi edinecektir. Tabii bu tarz görevlerde alışılageldiği üzere işler umulduğu gibi gitmez ve Rama'nın 6 olarak hesaplanan hapis yaşantısı 2 yıla uzar ama
çıktığında gerçekten de Uco'nun sağ kolu olarak örgütte kendine bir yer bulur. Bangun'la Jakartaki diğer hakim güç olan yakuza aile Goto'lar arasında hassas bir denge vardır ve arada kendine yer açmaya çalışan Bejo isimli eleman ikisinin arasını kızıştırmak için fırsat kollamaktadır. Rama da kendini tam bu hassas dengelerin ortasında bulur ve çok geçmeden işler çığrından çıkar.
"Raid 2" gösterime çıktığı vakitler yere göğe sığdırılamadı ve öncülünün daha kapsamlısı ve daha iyisi olarak kabul gördü birçoklarınca, ki ben de ilk izlediğimde benzeri şeyler düşünmüştüm. Öte yandan aradan geçen zamanda tekrar baktığımda ilk filmi neredeyse başyapıt yapan birçok şeyin burda kaybolduğunu idrak etmek beni üzdü açıkçası. İlk filmin benzeri bir şekilde tek mekana kapalı bir hikayeyle devam etmektense kameranın binanın dışına çıkıp tüm şehre yayılması gayet organik bir açılım olsa da "Raid"in başarısı neticesinde Evans'a ilk filmin 4 katı bütçe tahsis edilmesi "Berandal"a lüzumundan fazla bir şişkinlik katmış. Eldeki senaryo fena bir fikre dayanmasa
da nereden bakılırsa bakılsın özgün olduğunu söylemek mümkün değil. Taş çatlasa 110-120 dakikada bitmesi gereken film, başladıktan bir saat sonra hikayeye dahlolan, gereklilikleri tartışmalı bir dolu yeni karakterin eklenmesi ve Evans'ın benimsediği çekim ve kurgu anlayışının etkisiyle iki buçuk saatten fazla sürüp açıkçası bir noktada yorucu hale geliyor. Evans daha büyük bir film yapma gayesiyle dövüş sahnelerini uzattıkça uzatmış ama ilk filmin sahip olduğu rafineliğin alayını da yitirmiş. Dövüş olmayan sahnelerde de kamerasını alabildiğince minimalist kullanarak geniş açılı uzun planlarla filmin süresini şişirmiş, o kadar ki bir yarım saat kesilse filmden birşey eksilmez, daha keyifli bir seyirliğe bile dönüşebilirmiş.
"Raid 2"nin bu abartıya teşneliğinden en çok zarar gören şey de dövüş sahneleri olmuş. İlk filme dair yazıda da belirttiğim gibi, "Raid"de özellikle dikkat edilen iki husus, kimsenin dayak yemek için sırasını beklerken görülmememesi ve silah kullanılacak imkan varken kimsenin dövüşe girişmemesiydi. Her iki hassasiyet de bu filmde komple kaybolmuş durumda. Yayan Ruhian sırf filmde belirsin diye hikayeye eklenmiş gibi duran Prakoso karakterinin infaz edildiği sahne örneğin. Tek bir kurşunla indirilebilecek adamın üzerine, sırf dövüş sahnesinde zirve yapılacak diye 50 tane Japon gönderiliyor ve onlar da hep beraber saldırmak yerine tek tek üzerine gidiyorlar! Rama'nın hapishane kenefindeki ve finalde hangardaki dövüş sahnelerinde de bariz bir şekilde boş boş bekleyen dublörleri farketmemek imkansız.
"Raid"de kararınca yer verilen şiddet dozunun bu filmde katmerlenmiş olması da
"Berandal"ın aleyhine işleyen bir husus zira kan revan işinin tadı kaçırıldığında ürkütücü olmak yerine absürdlük sularına hızla kayılması mümkün hale geliyor, neticede Rama'nın bir adamın yüzünü ızgaraya yarım dakika boyunca bastırmasını izlerken
buluyoruz. Yerinde bir kararla filmden çıkarılan, iki çetenin birbirine girdiği bir sahne var ki hele, "Evil Dead"e rahmet okutur. Takashi Miike'ye hayranlığını gizlemeyen Evans'ın fırsatını bulunca şiddetin seviyesini arttırmasını beklemek makul olsa da porno ininde arka planda tecavüz edilen adam üzerinden komedi çıkarmaya çalışması da tam Miike'ye yaraşır bir iğrençlik.
"Berandal"ın öncülünden geride kaldığı son öge ise Mike Shinoda. Sebebini bilmesem de bu projeye dahil olmayan Shinoda'nın yokluğunda müzik işi, ilk filmin de orjinal müziklerini yapan Aria Prayogi ve Fajar Yuskemal ile birlikte Joseph Trapenese'ye yüklenmiş ve bu üçlü o denli etkisiz bir işçilik çıkarmışlar ki şu an filmde bir müzik var mıydı yok muydu hatırlamıyorum. Nerede o ilk filmde dövüşlerle birlikte insana gaza getiren epik tekno soundtrack, nerede burada varlığı ile yokluğu bir olan fon sesleri... Bir filmde yer alan bestelerin seyir zevkine ne denli etki edebileceğinin en güzel örneği bu iki film arasındaki farklılık.
Şahane bir ilk filmin ardılı olma talihsizliğinden mütevvellit kıyasa tutulduğunda kısa kaldığı yerleri bırakırsak hiç mi elle tutulur bir tarafı yok "Raid 2"nun? Var elbette. Evans ve görüntü yönetmeni Matt Flannery görsel olarak çok başarılı bir işçilik ortaya koymuşlar, prodüksiyon kalitesi had safhada. Hapishane bahçesinde çamurlar içindeki isyan sahnesi çekilmiş en orjinal kargaşa sahnelerinden biri muhtemelen. Porno inindeki gerilim ve çatışma da bir hayli iyi kotarılmış. Yakuza patronu rolünde Kenichi Endo,
karizması ve ürkütücülüğü ile az belirse de öz beliriyor. Bejo'nun iki tarafın arası açılsın diye Japonların üzerine saldığı iki suikastçisinden biri olan Beyzbolcuyu çok tutmasam da "Hammer Girl" filme dahil olduğu kısıtlı sürelerde bile damgasını vurmayı başarıyor, o zamandan beri karakterin bir ikon haline gelmesi boşuna değil. Bu ikisinin finalde Rama ile dar bir koridorda yaptıkları dövüş de nefes kesici ve muhtemelen filmdeki en başarılı koreografi bu sahnede. Uco ve Eka rollerinde Arifin Putra ve Oka Antara da başarılı. Arabalı kovalamaca sahnelerinin hepsi çok başarılı ve Hollywood'daki muadillerinin fersah fersah ilerisinde.
(SPOILER!!!)
"Raid 2" Rama'nın Bejo'nun karargahına dalıp tüm çeteyi kelimenin tam anlamıyla dövmesiyle final yapıyor. Mutfaktaki final dövüşü birçoklarınca beğenilse de ben fazla uzun ve etkisiz buldum. Bu noktada kullanıldığını idrak eden ve Bejo'yu haklayan Uco da Rama'nın kollarında can veriyor. Bu sahne bu iki karakterin ilişkilerinin evrimi çerçevesinde vurucu olsun diye tasarlanmış belli ki ama hikaye dallanıp budaklanarak bu ikisi arasında bir "kardeş gibiydiler" hissiyatını vermekte aciz kaldığı için istenilen etkiyi yaratamıyor. Son sahnede Rama'nın kapıda beliren Japonlarla karşılaşması ve "benden bu kadar" demesiyle filmin bitmesi duruma göre hem hikayeye nokta koyma hem de olursa bir devam filmine kapı açma şeklinde tasarlanmış belli ki ama ortadan kesilmiş gibi durmasıyla çok da iyi bir son sahne değil, zaten o zamandan beri devam filmi planlarının da rafa kaldırılmasıyla tatmin etmeyiciliği daha da katmerlenmiş durumda.
Son tahlilde kötü film diyenin taş olacağı kalitede bir film olsa da öncülünün kat kat gerisinde kalmayı da başarmış bir yapım "The Raid 2: Berandal". Yönetmenin bu filmin akabinde ülkesine geri dönmesi ve başka projelere yelken açması düşünülünce Gareth Evans'ın dövüş filmleri nezdindeki acı-tatlı bir jübilesi olarak da görülebilir artık.