Cuma, Eylül 21, 2018

Sicario 2: Soldado


Denis Villeneuve'in "Sicario"su her ne kadar beni birçokları kadar etkilememiş olsa da sonuçta Meksika'nın kanayan yarası uyuşturucu kartelleri üzerine ilgi çekici bir filmdi. Emily Blunt'ın hadiselerin ortasında yer alıp ne olup bittiğini anlamayan karakteri seyirci için özdeşleşmesi kolay bir ana figür yaratırken filmin esas bombası Benicio Del Toro'nun müthiş bir soğukkanlılıkla hayat verdiği Gillick karakteri oluyor, filmin sonunda ailesine dair öğrendiğimiz gerçekle taşlar yerine oturuyordu. Açıkçası "Sicario"yu izleyen kimsenin devam filmlerine yol açacak bir potansiyel gördüğünü zannetmesem de Gillick karakterini canlandıran Del Toro'nun izleyen herkeste bir hayranlık bıraktığı da aşikardı. Yapımcı tayfası da bunu değerlendirerek Gillick karakterine yoğunlaşan bir film yapmaya karar vermişler, zaten ele aldığınız mesele karteller gibi ucu bucağı olmayan bir mevzu olunca bir kaç filmlik bir mevzuya otomatik olarak sahip oluyorsunuz zaten.


Film ilginç bir şekilde İslami terörden giriş yapıyor ve bir intihar bombacısının bir marketi patlatmasını izliyoruz. Bunların Meksika sınırından insan kaçakçıları vesilesiyle girdiklerinden emin olan ABD hükümeti cevap olarak Graver'a (Josh Brolin) rakip cartelleri birbirine düşürerek iti ite kırdırma görevi veriyor. Bu operasyon için tekrar Gillick'in yardımına başvuran Graver, planın bir parçası olarak kartel patronlarından birinin kızını (Isabela Moner) kaçırmış süsü veriyorlar. Fakat bir noktasında illa ki ihanetle yüzleşen operasyon karakterleri beklenmedik yerlere sürüklüyor.
 

Öncülü gibi bu filmin de yazar hanesinde yer alan Taylor Sheridan Hollywood'un son yıllardaki gözdelerinden. Normalde akılda kalıcı karakterler üzerinden giden senaryolara imza atan yazar burada farklı bir yaklaşım sergilemiş. İlk filmde Del Toro, Brolin ve Blunt'ın karakter izlekleri hikayeye yön vererek organik bir akışa sebep olurken burada senaryodaki olaylar kişilerin önüne geçiyor. Gillick ile genç kızın birlikte sınırı geçmeye çalıştıkları süre zarfında aralarındaki baba-kız dinamiği üzerinden bu karaktere dair yeni bir şeyler söylenmeye çalışılmışsa da ilk filmin üzerine çok da bir şey konulamamış, kendi var oluş sebebine ihanet ediyor film bir nevi. Ayrıca Don Winslow gibi yazarları okumuş herkes bilir ki kartelleri merkezine alan, özellikle birbiriyle çatıştırma amaçlı operasyonları konu edinen soluk kesici hikayeler anlatmak mümkün. Böyle olunca filmin olay örgüsü ve ritmi ister istemez bir hayal kırıklığına sebep oluyor. Memleketi İtalya'da çektiği suç filmleriyle tanınan yönetmen Stefano Sollima eli yüzü düzgün bir hikaye anlatma yetisine sahip olsa da fazla ahım şahım bir yönetmeliği yok ama belli ki Sheridan performansından  memnun kalmış, senaryosunu yazdığı yeni filmi "Without Remorse"un iplerini de gene Sollima'ya teslim etmiş. 


"Sicario 2: Day of Soldado"nun öncülünden geri kalmayan bir tarafı varsa o da oyuncu kadrosunun performansları. Serinin emektarları Josh Brolin ve Benicio Del Toro gerçekten bir arada izlemesi keyifli bir ikili. Del Toro ile iyi bir dinamik kuran genç oyuncu Isabela Moner ve insan kaçakçılarından birini oynayan David Castaneda da izleyende olumlu bir intiba bırakıyorlar. Neticede izleyenden çok bir şey götürmüyor olsa da biraz kerameti biraz kendinden menkul bir film bu.