Cuma, Ekim 15, 2021

The Guilty


Jack Bailor (Jake Gylenhaal) ne olduğunu filmin sonuna doğru öğrendiğimiz bir mevzu başında kızağa çekilerek 911 operatörü olarak görevlendirilmiş bir polis memuru. Ne yaptığı işten, ne beraberinde çalıştığı insanlarda, ne de kendinden hoşlanan bir adam değil gördüğümüz kadarıyla. Karısı bile telefonlarına cevap vermiyor, kızını göremiyor. Derken 911'i arayıp kaçırıldığını söyleyen bir kadının yardım isteği Jack'in içinde birşeyleri ayağa kaldırıyor bu kadını kurtarmak için elinden geleni yapmaya karar veriyor.


"The Guilty" -her ne kadar yönetmen Antoine Fuqua bir iki sahnede gereksiz yere kamerasını çağrı merkezinin dışına çıkarsa da- neredeyse tamamı tek mekanda geçen, gerçek zamanlı akan, birçok yönüyle ahlakçı bir tiyatro oyununu andıran 90 dakikalık sıkı bir gerilim. Sarkmayan süresini etkin biçimde kullanan, seyircisini diken üstünde tutmayı başaran filmin her ne kadar içerdiği twistleri öngörmek çok zor olmasa da duygusal yükü bir hayli ağır, insanda iz bırakan bir hikayesi var. Gelgelelim bir özelliği var ki filmi değerlendirirken kanaatinizi ister istemez etkiliyor; 2018 tarihli Danimarka yapımı aynı isimli bir filmin yeniden çevrimi "The Guilty" ve orjinali izlememiş olsam da netten anladığım kadarıyla iki filmin olay örgüsü neredeyse birebir aynı. Uyarlama işini üzerine alan ve Fuqua ile daha önce "Magnificient Seven"da çalışmış olan Nic "True Detective" Pizzolatto"nun senaryosu birkaç yıl önce ABD'yi kasıp kavuran ve ülkemizin de geçen yıl tadına bakmak durumunda kaldığı orman yangınlarını fon olarak kullanırken pandeminin başladığı vakitler ABD'yi yangın yerine çevirmiş Jack Floyd'un katledilmesinin gölgesinde çekilmiş bir kötü polis öyküsü anlatıyor ve orjinal filmin hikayesi polis şiddetinin yoğun tartışıldığı bir ülke olan ABD kurulumunda daha da uyumlu ve etkili bir hal alıyor denebilir. 
 

"Southpaw"dan sonra ikinci kez Fuqua ile çalışan Gylenhaal genel olarak iyi ama karakterinin kendini kaybettiği dramatik noktalarda performansı biraz zıvanadan çıkıyor. Öte yandan sadece sesleri ile filmde yer alan Riley Keough ve Peter Sarsgaard dört dörlük bir iş çıkarmışlar. Şayet yeniden çevrim olmasaydı son yılların en iyi filmlerinden biri olarak adlandırabileceğim son derece güçlü bir film ama kopya hususiyeti nedeniyle böyle tanımlamak mümkün olmuyor maalesef.