Cuma, Ekim 13, 2023

The Tax Collector (2020) - David Ayer


David Ayer'a senaristliği ile olmasa da yönetmenliği bazında genel bir önyargım oluşmuştu bugüne kadar ki bu da tamamiyle yaptığı filmlerden ekseriyetle memnun kalmamamdan ileri gelen bir durumdu. Geçenlerde Jon Bernthal'ın podcastine konuk olduktan sonra filmografisine ilgim sıfırdan depreşti diyebilirim, o yüzden izlemediğim kimi işlerine bir şans daha vermeye karar verdim.


Yönetmenin son filmi olan "Tax Collector" pandeminin en civcivli zamanlarında piyasaya çıkıp neredeyse hiçbir iz bırakmadan ortalıktan kaybolmuştu. Bunda Ayer'in "Suicide Squad" sonrasında dağılan façasını toplayamamış olması kadar Shia LaBeouf'un da karıştığı skandallar nedeniyle baya bir antipati kaynağına dönüşmüş olmasının da payı büyüktü. Özellikle Amerika'da birçok eleştirmen ve izleyici bu ikisinin bir arada film yaptıklarını görür görmez bıçaklarını bilemeye başlamışlardı. Nitekim amaçlarına da ulaştılar; olumsuz yorumlar ve eleştiriler neticesinde benim gibi bu filmin hedef kitlesine giren seyirciyi de uzak tutmayı başardılar. Ama bir yere kadar...


"Tax Collector" bir mafya ekibinin tahsildarı olan David (Bobby Soto) ile Creeper'ın (Shia LaBeouf) hikayesi. Ekibin asıl patronu hapiste ama içerden işleri kontrol ediyor. Patron ile David arasında bazı durumlar olduğu aşikar ama bunun iç yüzünü finale kadar öğrenemiyoruz. Derken piyasaya yeniden çeki düzen vermek isteyen birisi ortaya çıkıyor ve ortalık cehenneme dönüyor.


Ne hikaye ne de hikayenin ele alınışı noktasında çok özgün bir şeyler sunmuyor "Tax Collector" ama gene de Ayer o dünyanın içinden gelmiş birinin kaleminden çıkmışlık hissi veren otantik bir atmosferi yakalamayı başarıyor. Başta herhangi bir suç filminde karşılacaşabileceğimiz türde psikopatlar izlenimi veren iki karakterine özellikle aralarındaki bağ üzerinden bir derinlik katmayı başarıyor. "Tax Collector"ı benzerlerinden ayırmaya yeltenen en önemli yönü zaten bu iki aktör arasındaki dinamik oluyor. Ötesi biraz yaratıcılıktan yoksun açıkçası. Yeni beliren kötü adam nasıl oluyor da ortalığı böyle birbirine katabiliyor, gücünü nereden alıyor, David'in patronu ile olan husumeti nereden, çok üstünkörü geçiştirilmiş. David ile patron arasındaki ilişkiye serpiştirilen gizem de yersiz ve gereksiz; filmin sonunda öğrendiğimizi başında öğrensek karakterlerin motivasyonu çok daha keskinlik kazanabilirmiş. Ayrıca finaldeki zenci latin dayanışması filmin genel tonuna hiç uymuyor ve gereksiz bir melodrama katıyor. Bobby zencilerin yardımına istemek yerine zuladaki parası ile hizmetlerini kiralıyor şeklinde gösterilse çok daha gerçekçi olabilirmiş.


Bobby Soto'yu daha önce herhangi bir şeyde izlediğimi hatırlamıyorum ama gayet yetenekli bir aktör ve rolüne iyi gitmiş. Filmin esas yıldızı ve keşke daha ön planda olsaymış dedirten ismi ise Shia LeBeoauf. Aktörün son yıllarda başı beladan kurtulmadı bir türlü, bunun ağırlıklı sebebi de kendi salaklıkları; Hollywood'un istenmeyen adamlarından biri haline getirmeyi başardı kendisini. Ayer daha geniş bir bütçeli bir iş yapıyor olsa Shia'ya rol vermesine muhtemelen izin verilmezdi ama böyle indie boyutta bir projede sadakat göstermesi takdire şayan. Keşke daha derli toplu bir senaryoda bir araya gelselermiş ama gene de kusurlarına rağmen izlemeye değer bir iş çıkarmışlar beraber. Müzikleri yapan Michael Yezerski'nin yanı sıra "Love&Hate" isimli şahane Michael Kiwanuka şarkısı ile tanışmama olması yönüyle de önemli bir film benim için "Tax Collector".