Çarşamba, Mart 11, 2020

Kick-Ass (2010) - Matthew Vaughn



Hikayelerde yer yer nihilizme kaçan karamsar bir bakış açısı, bunu belli başlı bir mizahla bezeyebiliyorsa yazar özellikle, tadından yenmez. Mark Millar'ın hikayeleri de aşağı yukarı buna yakın olsalar da bir kabalık ve yüzeysellik hissiyatını da  barındırıyorlar maalesef. Bu minvalde çizgi romanlara özenip suçlulara savaş açmaya karar veren ergen konseptinin uyarlandığı romandan farklı yorumlamaya çalışması takdire şayan filmin.


Hikaye malum; çizgi romanlardaki süper kahramanların gerçek hayatta niçin var olmadıklarına kafayı takan Dave Lizewski'nin (Aaron Taylor Johnson) internetten garabet bir kostüm sipariş edip sokaklarda belasını aramasıyla başlıyor ve Dave'in bu naif ama soylu girişiminin bir noktada tüm ABD'nin dikkat çekmeye başlamasıyla hadise dallanıp budaklanıyor. İşin içine bu işi profesyonel olarak yapan maskeli intikamcılar Big Daddy (Nicolas Cage) ile Hit-Girl (Chloe Moretz) ve bu yeni kahramanlık akımından işleri zarar görmeye başlayan mafya babası Frank D'Amico'yu (Mark Strong) girince hadiseler iyice keşmekeşe dönüşüyor.
 

Millar'ın daha ilk sayısı çıkmadan haklarını sattığı bir öyküymüş "Kick-Ass". Önceden tanışıklığı olan Matthew Vaughn Millar hikayeyi kendisine anlatınca çok beğenmiş ve biri çizgi romanın, diğeri de filmin senaryosuna odaklanmışlar. Vaughn'ın senaryo ortağı Jane Goldman ile yazdığı senaryo öykü izleği açısından çizgi romanla büyük bir benzerlik gösterse de yapılan bir iki ufak ama hayati değişiklik filmi ana materyalin üstüne çıkarmayı başarıyor. Özellikle Nicolas Cage'in karakteri "Big Daddy"nin arka planı çizgi romanda o kadar saçma ki Goldman ve Vaughn'un versiyonu Millar'ın hayal gücüne nasıl uğramamamış insan merak ediyor. Bu ufak dokunuş hem Big Daddy karakterine derinlik kazandırırken Moretz'in canlandırdığı Hit-Girl üzerinden hem bu filmde hem de devam filminde yer alan baba-çocuk bağı temasının da temelinin atılmasına yardımcı oluyor. Red Mist karakterinin filmdeki ele alınışı da bu bağlamda daha yerinde bir tercih çizgi romana göre.


Yönetmenin projeyi kendi cebinden finanse etmek zorunda kalması, bu hikayeyi anlatmaktaki ısrarının filmin bütününe ekstra özen göstermesi olarak geri dönmesiyle sonuçlanmış. Karakterleri derinleştirebilmesi, çizgi roman estetiğini filmin görselliğine yedirebilmesi Vaughn'un niye bu hikayeyi anlatmaya değer bulduğunu kanıtlama çabası olarak görülebilir. Hikayeciliğine "First Class"tan, aksiyon hakimiyetine "Kingsman"deki kilise sahnesinden aşikar olan izleyici için Big Daddy ile Hit-Girl'ün ortalığı tozu dumana kattığı sahnelerde şaşılacak bir şey yok. 
 
 
 
Diğer aktörlere kıyasla daha az süre gözükmesine rağmen en cool aksiyon sahnelerin kahramanı olduğu için film esasında Kick-Ass'in hikayesi olsa da filmin yıldızı Hit-Girl oluyor. Stüdyoların proje aşamasında en çok talepkar oldukları hususlardan biri olan karakterin yaşının büyütülmesi, en azından ergen olmasına dönük öneriler senaristlerin karakteri cinsel objeleştirmeye müsait hale getireceği gerekçesiyle reddedilmiş. Gerçi finale yakın lobi sahnesindeki kostüm seçimi bu noktada sorgulanabilir olsa da filmin genelinde psikopat bir baba tarafından yetiştirilen kız çocuğu intibasını oluşturmayı başarıyor film.
 
 
Netice itibariyle ilk izlediğimde üzerimde olumlu bir intiba bırakamamış olsa da aradan geçen 10 yılda gayet güzel yaşlanmış bir film olan "Kick-Ass", halihazırda çok da geniş olmayan bir filmogrofiye sahip yönetmen Matthew Vaughn'un kariyerine dair güzide öğelerden biri olarak anılmayı hak ediyor.