Salı, Mayıs 11, 2021

Death Race (2008) - Paul W. S. Anderson


Roger Corman Paul Anderson'ın ilk filmi "Shopping"i beğenip ABD'de gösterime girmesine ön ayak olmuş bir isim. Corman Anderson'a sırada yapmak istediği projenin ne olduğunu sorduğunda aldığı cevap 1975 yapımı kendi filmi "Death Race 2000" olmuş. Gel gör ki "Event Horizon" ve "Soldier"ın üstüste gişede hayal kırıklığı yaratması sonrası bu isteğini askıya almak durumunda kalan Anderson "Resident Evil" ve "AvP" sayesinde tekrar stüdyoların gözüne girmeyi başarınca projeyi tekrar gün yüzüne çıkarma şansına erişti. Gerçi aradaki dönemde film hayata geçirmek için çalışmalar da durmadı, bir ara Tom Cruise'nin başrolünde oynaması bile bekleniyordu fakat Cruise senaryodan çok memnun kalmayınca sadece yapımcı olarak yer aldı bu filmde.
 


Amerikan ekonomisinin çöktüğü ve suç oranlarının zirve yaptığı bir gelecekte geçiyor "Death Race". Hapishaneler mahkumların modifiye edilmiş araçlarda özgürlüklerini kazanmak için birbirleriyle ölümüne yarıştıkları yarışlara ev sahipliği yapan reality show istasyonlarına dönüşmüşler. Bu yarışlar dünya çapında o kadar popüler ki hapishane müdürü yarışacak yetenekli adam bulmak için kanuni ya da değil elinden gelen her şeyi yapmaya hazır. Böyle bir katakulli sonucu hapishaneye tıkmayı başardığı Jensen'in (Jason Statham) ise karısını öldürüp suçu üzerine yıkanların kim olduğunu bulmak gibi başka öncelikleri var.


Senaryoyu kendi yazan Anderson'ın filminde hikayenin yarış sahneleri için platform yaratmak dışında pek bir işlevi yok. Özellikle finale doğru anlatıdaki delikler biraz fazlaca göze batmaya başlıyor bile denebilir. Öte yandan sert ve karanlık bir distopya hapishanesi yaratmayı başardığı da bir gerçek, her ne kadar bu durum yönetmenin kaleminden çok kamerasının kifayetiyle ilgili bir durum olsa da. Görüntü yönetmeni Scott Kevan'la ("Deliver Us From Evil") birlikte kasvetli bir endüstriyel renk paletine başvuran Anderson, filmin müziklerini yapan Paul Haslinger'in ("Rainbow Six Siege","Crank") sert gitar tınılarının da yardımıyla neredeyse heavy metal bir western atmosferi yaratmayı başarıyor. Zaten her daim PG13'ten çok R reytingine yatkın bir sineması olan yönetmen burda da gerek ağzı bozuk karakterleri gerekse perdeyi kana bulamaktan imtina etmemesi ile bu durumun avantajlarını sonuna kadar değerlendiriyor. Verdiği röportajlarda o dönem giderek artan CGI araba kovalamaca sahnelerinden ne kadar hazzetmediğini ifade eden Anderson kendince bir nevi bu sahneler nasıl çekilir  hususunda ders verme derdine düşmüş ve açıkçası bu konuda bir hayli başarı sağladığı söylenebilir. Filmin büyük bir çoğunluğunu oluşturan yarış sahnelerinin coğrafi olarak takipleri kolay, adrenalin düzeyleri gayet yerinde ve her birinin hayata geçirilmesinde ortaya konulan işçilik her bir kareye sızmış durumda. Son olarak yönetmenin filmografisindeki en şık kastlardan da birine sahip ayrıca "Death Race"; Statham başrol için biçilmiş kaftan, onun co-pilotu rolünde Natalie Martinez resmen filmi tek başına izleme nedeni, usta oyuncular Joan Allen ve Ian McShane de hapishane müdürü ve koç rollerinde filmin karizmasını arttırıyorlar tek kelimeyle. Paul W.S.Anderson filmogrofisinde yönetmenin zanaatkarliğini ön plana çıkartma şansı bulduğu vasatın üstünde bir çalışma, çok kafa yormadan vakit geçirmek için birebir.