Pazar, Eylül 24, 2023

Teenage Mutant Ninja Turtles: Mutant Mayhem


Bu filmin fragmanı ilk çıktığında izleyen birçok kişi gibi April O'Neill'ı kısa ve şişko bir zenci kız olarak görmek beni de sinirlendirmişti. Her ne kadar karakterin çizgi romanda ilk versiyonunun da siyahi bir kadın olduğunu sonradan öğrenmiş olsam da neticede TMNT'nin çizgi filmiyle büyümüş birçok çocuk gibi April'ın o ince sarı kıyafetli versiyonunu hep güzel ve seksi bulmuşumdur. Akabindeki film uyarlamalarında da April hep çekici kadınlar tarafından canlandırıldı ya da çekici bir şekilde tasvir edildiği için "Mutant Mayhem"ın karakteri yeniden tasavvur edişi ister istemez bir "Allah belasını versin bu woke'luğun" hissiyatını uyandırmadı değil. Filmi izledikten sonra ise itiraf etmem lazım ki filme dair en iyi şey April idi. Edebiri'nin sesi karaktere birebir uymasının yanı sıra karakterin kendisi de gayet sempatik bir şekilde arz-ı endam ediyor.


Konuya gelirsek, emin olmamakla birlikte ilk kez bir "Ninja Kaplumbağalar" filminde kaplumbaların adıyla müsemma bir şekilde ergen karakter olarak karşımıza çıkmasını izliyoruz. Çizgi filmdeki orijin hikayesinde Hamato Yoshi isimli bir Ninja üstadı kimyasal bir madde neticesinde Splinter'a dönüşüyor, aynı sıvıya bulaşarak dönüşen dört kaplumbağayı da çocukları gibi büyütüp ninja yapıyordu. Orjinal çizgi romanda Hamato Yoshi'nin bizzat kendi sıçanıymış Splinter. Buradaki versiyon ise bildiğimiz kanalizasyon sıçanıyken dönüşüm geçiren bir tip. Yani, seslendirme için Jackie Chan gibi bir dövüş ustasını tutup sonra da Hamato Yoshi'yi yok etmek olmamış bence, komedi dozu artsın diye yapılmış olsa da. 


Buradaki kaplumbağaların temel derdi topluma entegre olabilmek ama kimsenin insanın boyutlarındaki sıçanlara ve kaplumbağalara sıcak davranmayacağına emin olan Splinter dış dünya ile ilişkilerini kısıtlama derdinde. Bu noktada hasbelkader lise öğrencisi April ile tanışıp kabul görmenin yolunun suçla mücadele etmek olduğuna kanaat getirip başlıyorlar çalışmaya. Mücadele etmek zorunda kalacakları tiplerin kendileri gibi dışlanmış mutantlar olduklarını görünce işler biraz karışıyor tabii.


Seth Rogen ve animasyon ekibinin "Spider-Verse" filmlerinin açtığı yoldan gitmeye kararlı olduğu aşikar. Gel gör ki benimsenen çizim kalitesi beni pek sarmadı şahsen. Özellikle mutant tasarımlarının neredeyse tamamı insanın içini kaldırıyor, bunlar mümkünse insan içine çıkmasın derken buluyorsunuz kendinizi. Kaplumbağalar kendilerini seslendiren aktörlerin de başarısı ile sempatik olmuşlar, hakeza Jackie Chan de bir hayli ilerlettiği aşikar olan İngilizcesi ile Splinter'da baya iyi. Edebiri ve April'a değinmiştik zaten. Maya Rudolph zorlama aksanı ile en kulak tırmalayan isim seslendirme kadrosu içinde.
 

Rogen'den alışık olduğumuz bel altı mizahın esamesi yok burada, pg-13'e oynadıkları için. Alamet-i farikası olan tarzın uzağında seyrettiğinden mütevellit zannederim, bocalamış biraz, komik olamamış film, olma gayretleri de tutmamış. Karakterler ve aralarındaki ilişkiden beslenen bir duygusal altyapının tesis edilebildiğini söylemek de güç. Farklı olsun diye gayret gösterildiği açık olsa da çok akılda kalamayan bir iş çıkmış ortaya. 2007 yapımı animasyon hariç tüm "Ninja Kaplumbağalar" filmleri için kullanılabilecek bu cümlenin kapsamı dışına çıkılamamış bence. İzlenip geçiliyor.