Çarşamba, Nisan 15, 2020

Red Shoes and the Seven Dwarfs


Güney Kore'den çıkan animeleri ya da animasyonları takip etmiyorum uzun zamandır, en son izlediğim "Wonderful Days" diye bir animeydi, o da 2003 tarihliymiş. Anlaşılan küresel izleyiciye hitap eden bir anlayışı benimseyen yapımcılar türemiş zira "Red Shoes and the Seven Dwarfs" iri gözlü karakter tasarımlarıyla Japon anime tarzına da öykünmektengeri kalmazken geri kalan görsel özellikleriyle birebir Disney tarzını kopya noktasında benimsemiş görünen bir yapım. Hikaye kısmındaki kolaj çalışmaya bakınca da bu Disney etkileşimini daha net görmek mümkün.

 
Filmin merkezinde yer alan karakterimiz Hans Christian Andersen'in "Kırmızı Pabuçlar"ı ile Grimm kardeşlerin "Pamuk Prenses"i birleşimi bir karakter. Klasik versiyonda olduğu gibi üvey annesinden kaçan bir kız buradaki Pamuk,klasikten farklı olan yönü üvey annenin gençliğinin kaynağı olan kırmızı pabuçları alıp gitmiş olması. Andersen'in sert ve vahşi masalındakinden farklı olarak ayağa girince çıkabilen bu ayakkabılar takana güzellik katıyorlar, normal hali tombul olan Pamuk'u alımlı ve ince bir kız haline gelirken yaşlı üvey anne de gençleşiyor. Kaçak olarak boşta dolanan Pamuk'un yolu 7 cücelerle kesişiyor. Buradaki 7 cüceler esasında her biri ayrı bir masala ait birer karakter; "Kral Arthur Efsanesi"nden Arthur ve Merlin, Fasulye sırığı sahibi Jack, "Hansel ve Gretel"den Hans ve Pinokyo'nun adı üçe bölünerek isimlendirilmiş Pino, Noki ve Kio isimli üçüzler. Zamanın bir cadı tarafından lanetlenerek cüceye dönüşmüşler ve bu lanetten kurtulabilmelerinin tek yolu güzel bir kız tarafından öpülmeleri. Karşılarında güzellik abidesi bir kırmızı ayakkabılı kız görünce kısmet ayaklarına geldi diye düşünüyorlar ama kazın ayağı öyle değil tabii ki.


Geçen yıl afişlerde şişman aşağılaması yapılıyor diye internette bir gürültü kopmuş, azılı bir liberal olarak açıklama falan yapmak zorunda hissetmişti kendini Moretz. Halbuki yakışıklı bir prensten cüceye dönen Merlin ile balık etliden alımlıya evrilen Pamuk arasındaki ilişki üzerinden iç güzellik-dış güzellik dikotomisi üzerine ilgiye şayan bir söylemi var filmin aslında ve finali itibariyle de bunu gayet anlamlı ve güzel bir yere de bağlamayı başarıyor yaratıcı ekip. Yok yere bir kaşık suda kopartılmış fırtına mevzusu çoğu zaman olduğu gibi.

İlginçtir ne filmin yönetmeni ne de senaristlerinin Imdb sayfasında bu film dışında başka bir kredi gözükmüyor. Muhtemelen bir araya gelip ilk işlerine imza atmış bir ekip ama nasıl olduysa uluslararası bir seslendirme kadrosunu filme dahil etmeyi başatmışlar. Pamuk Prensesi seslendiren Chloe Moretz'in yanı sıra Sam Claflin, Gina Gershon, Patrick Warburton ve video oyun aleminde iyi bilinen Nolan North kadrosunun dikkat çeken diğer isimleri. Müzikler de Hans Zimmer'in eski çıraklarından Geoff Zanelli'ye emanet edilmiş. Filmin küresel hasılatının 9 milyon dolarda kalmasına bakılırsa bu isimlerin projeye dahlinin çok da etkisi olmamış filmin popülerliğine ama ben gene de izlerken keyif aldım. Daha çok peynir ekmek yemeleri lazım Disney vs. ile aşık atabilmeleri için ama gene de tümüyle fiyasko bir efor denemez.