Perşembe, Nisan 29, 2021

Mortal Kombat (1995) - Paul W. S. Anderson


Bu hafta izleyici karşısına çıkan yeni "Mortal Kombat" bir nebzeye kadar merakla beklediğim filmlerden biriydi. Fakat izlediğim yarım saat itibariyle gördüğüm yaptığı bazı iyi kasting tercihlerini (Tadanobu Asano, Hiroyuki Sanada, Joe Taslim) kötü olanlarıyla harcayan (Jessica McNamee, Lewis Tan, Chin Han), yönetmenlik tercihleri itibariyle pek yaratıcılık ibaresi göstermeyen ve döcüş sahneleri bir hayli kötü kurgulanmış bir film. Hal böyle olunca filmi bitirmeye harcayacağım vakti 1995 tarihli orjinale ayırmak çok daha makul bir tercih gibi göründü.


"Mortal Kombat"in gösterime girdiği 1995 yılında oyunlardan uyarlanan filmler denildiğinde akla gelen 3 örnek vardı; "Super Mario Bros", "Double Dragon" ve "Street Fighter". Bunlardan ilk ikisi gişe felaketi kabul edilmelerinin yanı sıra eleştirel anlamda da kimseye yaranamamış, sonuncusu ise iyi hasılat yapmasına rağmen oyunun hayranına da oyundan haberi olmayana da kendini beğendiremeyen bir film olmuştu. Dolayısıyla "Mortal Kombat"a dair de herhangi bir olumlu beklentiden söz etmek mümkün değildi. Yönetmen Paul Anderson o zaman filmografisinde tek bir film olan (Jude Law'un başrolde yer aldığı ilk film olma özelliği taşıyan "Shopping") bir isimdi ama oyunun büyük hayranlarındandı ve bu özelliği yönetmenliği kapmasında en büyük faktör olmuştu.


Oyuna aşina olanlar bilir, "Mortal Kombat" Outworld ismindeki başka bir evrenle ile dünya arasında her nesilde bir gerçekleştirilen bir dövüş turnuvasını konu eder. 10 turnuvayı kazanan diğerini ele geçirme hakkına sahip olacaktır ve Outworld halihazırda üstüste 9 kez kazanmış durumdadır. Dünyayı temsil eden ve başını Liu Kang (Robin Shou), Johnny Cage (Linden Ashby) ve Sonya Blade'in (Bridgette Wilson) çektiği dövüşçü tayfasının bir nevi koçluğunu yıldırım tanrısı Rayden (Christopher Lambert) üstlenirken onun karşısında Shang Tsung (Cary-Hiroyuki Tagawa) yer alır.


Dövüş filmlerinde sıklıkça kullanılan turnuva formatına doğaüstü elementler ekleyerek hem özgün bir yaklaşım getiren hem de ait olduğu janra saygı duruşunda bulunan "Mortal Kombat" yönetmen Anderson'ın materyale olan doğru yaklaşımı sayesinde prodüksiyon kalitesiyle oyunun dünyasını özenle perdeye aktarırken bunu kendini çok da ciddiye almaksızın yapmayı başarabilen bir yapım. Tasarlanan setler ve genel sanat yönetimi aradan geçen bunca seneye rağmen filmin görsel olarak çok da eskime hissi vermeden izlenmesini sağlıyor. Öte yandan hem oyuncuların sempatik performanları hem de filmin geneline hakim müstehzi ve rahat ton da filmin izlenebilirliğini arttırıyor. Dövüş sahneleri Robin Shou'nun sorumlu olduğu koreografileri itibariyle insanın ağzını ayıracak bir etkileyiciği sahip olmasalar da dönemine göre iyi kabul edilebilecek yeterin üzerinde kotarılmış sahneler. Shou Liu Kang'i hayata geçirmekte de gayet başarılı, kariyerinin bu filmden sonra çok da bir yere gitmediğini düşününce üzücü bunu gözlemlemek. Aynı şeyi Linden Ashby için de geçerli. Shou gibi dövüş altyapısı olmadığı halde çekimler süresince kendini eğiten ve bir çok sahneyi dublörsüz canlandıran Ashby hem karizmatik hem komik olmayı becerebilen, tam anlamıyla yıldız tozuna sahip bir isimmiş aslında. Kastın içinde iyi kötü yıldız denebilcek yegane isim olan Christopher Lambert de bu filmden sonra birçok sinemaseverin gönlünde Rayden olarak yer etmeyi başardı ama iz bırakma konusunda Cary Hiroyuki Tagawa'nın eline su dökebilen olmadı. Rolünü o derece iyi kotardı ki Tagawa iki yıl önce çıkan "Mortal Kombat" Shang Tsung'u tekrar canlandırması istendi. Bridgette Wilson kadronun içinde gerek duruşu gerekse dövüş sahnelerinin görece başarısızlığı ile inandırıclığı en düşük isimdi, zaten filmin finalinde de 90'lara yaraşır biçimde kurtarılmayı bekleyen prenses moduna indirgendi karakteri ama göz alıcı güzelliğiyle bu kusurun üstünü kapamakla kalmadı bir nesili de kendine hayran bıraktı.


"Mortal Kombat" ilk oyunundan beri ultra vahşi olmasıyla bilinen bir oyun ki o zamandan günümüze bu durum iyice katlandı. Hal böyle olunca PG13 bir "Mortal Kombat" filmi izlemek bazılarına garip gelebilir ama benim gibi materyalle tanışıklığı bu filmle başlamış birçokları için bu durum çok sorun teşkil etmedi tabii. Goro karakteri itibariyle fiziksel kukla kullanımının en son uygulandığı filmlerden biri olma özelliği de taşıyan "Mortal Kombat" bu yaratığın olduğu sahnelerin halan çok sırıtmıyor olması itibariyle bu kaybolup giden zanaatin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha göstermesi cihetiyle de önemli. Gerçi prodüksiyon hikayelerine bakılırsa çekmesi izlemesi kadar keyifli değilmiş, dolayısıyla insanların kendini bu kadar yormaktansa CGI'a sırtını dayamaları biraz makul karşılanabilir. Reptile gibi tümüyle bilgisayar efektlerinin kullanıldığı bölümler de var filmde gerçi ve bunların ilkelliği ister istemez göze batıyor. Filme dair eskimeyen şeylerden biri ise elektronik ve endüstriyel rock'ın ağır bastığı soundtrack. George S.Clinton'ın film için yaptığı besteleri de gayet iyi ama Stabbing Westward, Orbital, Fear Factory gibi bir çok ismin yer aldığı şarkı koleksiyonu filmi akıllara kazıyan ögelerden birisi. Özellikle Lords of Acid elemanlarının kurduğu The Immortals imzalı "Techno Syndrome"u filmin girişinde dinleyip gaza gelmeyen kimse var mıdır bilmiyorum. Zaten neredeyse filmden daha fazla ünlü olmayı başardı bu parça.


Bazı yönleri itibariyle ister istemez yaşını gösterse de geneli itibariyle gayet zarafetle yaşlanmayı başarmış ve bu sebeple birçok sinemaseverin gözünde hatırı sayılır bir konuma oturmayı başarmış bir film "Mortal Kombat".