Cumartesi, Mayıs 20, 2023

Bolt (2008) - Byron Howard & Chris Williams


Günümüzde IP fabrikası haline gelmiş ve neredeyse sadece bunun üzerinden trilyon dolarlar kazanan Disney'i can çekişmekte olan bir stüdyo olarak gözünüzün önüne getirmek biraz zor olsa da yeni bin yılın ilk başlarındaki durum tam olarak da buydu, en azından animasyon cephesinde. "Disney Rönesansı" olarak da bilinen "Little Mermaid"lerin "Lion King"lerin olduğu dönemler çoktan sona ermiş, "Toy Story" ile birlikte çıkış yapan Pixar ve ona rakip olarak parlamaya başlayan Dreamworks'ün birbiri ardına yaptıkları popüler işlerle birlikte klasik iki boyutlu çizimler yerini çoktan bilgisayar animasyonlarına bırakmaya başlamıştı bile. Bunu yavaş yavaş da olsa idrak etmeye başlayan Disney, Pixar filmlerinin dağıtımını alarak pastadan biraz pay koparmayı akıl ettiyse de kendi animasyon departmanında parlak bir çıkış gerçekleştirmeyi beceremedi baya bir süre. Aslında bu yeni alanda kendilerine bir alan açmayı denemediler değil, "Dinasour" ve "Chicken Little" gibi işler global olarak 300 milyon doları aşan hasılat elde etmeyi başardılar. Eski tarz animasyonun son karlı örneklerinden olan "Lilo&Stitch" ve "Brother Bear" de 250 milyon dolar çizgisini aşmayı başardı. Gel gör ki bu filmlerin çoğu bugün belki de kimsenin hatırlamadığı, belli bir kalite düzeyini aşamamış işlerdi. Aynı zamanda her bir başarı hikayesinin yanında  140 milyon dolarlık devasa bütçesine karşı 109 milyon gişe yapan "Treasure Island" ve 80 milyon dolarlık bütçesini anca çıkarabilen "Fantasia 2000" gibi felaketler de yer alıyordu stüdyonun katalogunda. "Bolt" böyle bir zamanda ortaya çıkıp Disney animasyonunun üzerine serpilen ölü toprağını silkeledi aslında.


Disney'in bahsettiğimiz makus talihinin dönmesinde en büyük pay, her ne kadar bugünlerde Hollywood'un "persona non grata"larından biri haline gelmiş olsa da o dönemin altın yumurtlayan tavuklarından biri kabul edilen John Lasseter zira kendisinin Disney animasyon ekibinin başına getirildikten sonra süpervize ettiği ilk film "Bolt". Dean DeBois ile beraber yaptıkları "Lilo&Stitch" ve "How to Train Your Dragon" filmlerinden tanıdığımız Chris Sanders'ın yönetmenliğinde hazırlıklarına Lasseter'in Disney'e intikalinden çok önce başlanmış projenin ilk adı "American Dog"muş.  Televizyon yıldızı Henry adında bir köpeğin kaybolup kendini Nevada çölünde bulması ve orada tek gözlü bir kedi ve radyoaktif bir tavşanla karşılaşıp onları ait olduğu dizinin bir sonraki bölümünün konusu zannetmesini  anlatan film, Lasseter'in önderliğindeki yeni statükoya gösterildiğinde soğuk bir geri dönüş alarak hikaye ve karakterlerin geliştirilmesi tavsiye edilmiş Sanders'a. Bu önerileri kabul etmemekte direnen Sanders bir süre sonra projeden ayrılmak zorunda bırakılınca Disney'le olan bağlarını koparıp Dreamworks'e transfer olmuş. 


Sanders'ın yerini alması için seçilen isimler projenin en başından beri animatör ekibinin başında yer alan ve herşeyine hakim olan Byron Howard ("Tangled", "Zootopia") ile uzun zamandır Disney'in hikaye departmanında görev yapmasının yanı sıra 2000 tarihli "The Emperor's New Groove" filmini hale yola sokmasıyla da bilinen Chris Williams ("Big Hero 6") olmuş. Normalde animasyon filmlerinin yapımı 4 yıl civarı sürerken ikiliye filmi tamamlamaları için 18 aylık bir süre tanınınca senarist Dan Fogelman ("This is Us", "Tangled", "Crazy, Stupid, Love") ile birlikte tüm konsepti baştan elden geçirmek üzere çalışmalara başlamışlar.


Sonuçta ortaya çıkan hikayede Penny (Miley Cyrus) adlı kız çocuğu ve köpeği Bolt (John Travolta) birer dizi yıldızı. Bolt'un bir süper köpeği canlandırdığı ve Penny'yi kötülerin elinden kurtardığı bu dizi çok popüler ama durum şu ki Bolt dizide gerçekleşen olayların birer kurgu olduğunun farkında değil, hakikaten süper güçleri olduğuna ve Penny'nin her daim tehdit altında olduğuna inanıyor. Bir nevi Buzz Lightyear'ın köpek türevi. Bu mallık düzeyine sahip olan yegane varlık kendisi yalnız, dizide yer alan diğer hayvanlar mesela herşeyin kurgu olduğunun farkında. Tamam tüm dizi ekibi Bolt'un bu inancı kırılmasın diye prodüksiyonu ona göre koordine ediyorlar, Penny'nin köpeğini iki günlüğüne bile evine götürülmesine izin verilmiyor, o yüzden  Bolt çekim dışındaki zamanlarını yalnız başına karavanda geçiriyor vs. filan ama gene de hikayenin bu kısmı biraz mantık sınırlarını zorluyor. Gene de Bolt'un bu delüzyonu hikayenin en temel ayaklarından biri olduğu için görmezden gelmek durumunda kalıyoruz ki şahsen ben çok zorluk çekmedim. 


Günün birinde Bolt bir şekilde setten çıkıyor ve gerçek dünyaya adımını atıyor. Canla başla Penny'ye geri dönmeye çalışırken ne insanlara ne de hayvanlara çok güveni olmayan kedi Mittens (Susie Essman) ve Bolt'un dizisinin büyük bir hayranı olan hamster Rhino ile tanışıyor. Mittens ile Bolt başta karşı kutuplarda yer alsalar da Rhino'nun kaynaştırıcı varlığının da yardımıyla zamanla Mittens daha pozitif bir karakter haline gelirken Bolt da kendiyle barışıp özüne dönüyor. Her iki karakter izleği de tahmin edilebilir ve özgünlükten uzak olsa da gene de hikayenin genel yapısı içinde sırıtmayıp seyir zevkini belli bir düzeyin üstünde tutmayı başarıyor. Hikayenin duygusal özünü Pixar tecrübesi sayesinde bu alanda uzmanlaşmış olan John Lasseter'in projeye en büyük etkisi kabul edebiliriz zira kendisi dahil olduğu işlerde hikayenin duygusal altyapısının komedi ile güzelce harmanlanmasına verdiği önemle biliniyor.


Filmin farklı noktalarında belirip şahane kafa hareketleri ve komik italyan aksanları ile en eğlenceli sahnelerinin baş kahramanı haline gelen güvercin ekibi filmin en unutulmaz ögeleri bence. Rhino da tasarımı itibariyle filmin en tatlı figürü ve aşırı hevesli hali ister istemez seyirciye de sirayet ediyor ama seslendirmeden kaybediyor. Rhino'yu seslendiren isim filmin animasyon ekibinden Mark Walton. Normalde prodüksiyonun ön aşamasında karakteri geçici olarak seslendirme görevi verilmiş kendisine ama o kadar hevesli bir iş çıkarmış ki yönetmenler  nihai olarak da Rhino'yu onun seslendirmesini uygun görmüşler. Şahsi kanaatim hata yapmışlar zira profesyonel olmamasına rağmen gayet iyi iş çıkarmış olduğunu kabul etmek gerekse de son tahlilde böylesi tatlı tasarımı olan bir karaktere hiç uygun olmayan bir ses tonuna sahip kendisi. Rhino'yu kurum içi istihdama kurban eden film ekibi herhalde bunu kompanse etmek için Penny'nin seslendirmesini o süreçte  halihazırda tüm filmi seslendirmiş olan Chloe Grace Moretz'den alıp o dönem gittikçe popüler olmaya başlayan ergen yıldızların başını çeken Miley Cyrus'a vermişler ki orada da hata yapılmış. Filmin başında gördüğümüz daha küçük yaşlardaki Penny'de halen Moretz'in sesini duymak mümkün ve bir kıza göre kalın bir ses tonuna sahip ve o dönem ergenliğinin doruğunda olan Cyrus'a nispetle role çok daha uygun bir tercihmiş aslında Moretz. Fakat ortada henüz Kick-Ass falan olmadığı için popülerlik noktasında kaybetmiş genç aktris. Travolta bir köpeği seslendirmek için akla gelen ilk isim olmasa da gayet başarılı bir iş çıkartmış, niye daha fazla seslendirme yapmadığını merak ettiriyor. "Curb Your Enthusiam"in Susie'si Susie Essman da da Mittens'da dört dörtlük bir iş çıkartıyor.


Filmin animasyon ekibi -muhtemelen Lasseter'in Pixar kalitesinde bir iş ortaya çıkarmaları noktasında baskılamasının da etkisiyle- o dönemki fotorealistik olmayan rendering noktasındaki en son gelişmeleri benimsemişler ve ressam Edward Hopper'un eserlerinden esinlenmişler. Sonuçta Disney'in bir önceki animasyonları olan "Chicken Little" ve "Meet The Robinsons"a nispetle çok daha kaliteli bir iş ortaya çıkarılmış. Öte yandan aynı yıl gösterime giren "Wall-E" ve "Kung Fu Panda" gibi örneklere nispetle geride kaldığı da bir gerçek. Üzerinden geçen 15 senede "Bolt"un mirasının konumlandığı yer de tam burası.


"Bolt"un 300 küsur milyon dolarlık gişe başarısı ile birlikte Disney'in CGI animasyonundaki tutarsız denemelerinin sonuna gelinmiş, sonrasında yeniden değerlendirip geliştirecekleri bir hikaye anlatım modelinin de temelleri atılmış oldu. Bu sebepten o dönemki bir diğer filmleri "The Princess and The Frog" ile birlikte sonrasında "Tangled", "Frozen", "Wreck-It-Ralph", "Big Hero 6", "Zootopia" gibi birçok başarılı mega hitin ortaya çıktığı "Disney Revival" diye adlandırılan dönemin de başlangıcı kabul ediliyor. Öte yandan bu saydığımız çok daha başarılı ve kaliteli örneklerin yanı sıra gösterim girdiği yılda ortaya çıkan rakip firma menşeli animasyon klasiklerinin de gölgesinde kalmış olması "Bolt"un milat nitelikteki özelliklerinin unutulup popüler kültür hafızasından çoğunlukla silinip gitmesine yol açtı. Yazık aslında zira tarihsel boyutunu sıyırsanız bile izlemesi çok keyifli ve eskimeyen bir film ortaya çıkan.