Cumartesi, Mayıs 06, 2023

Diary of a Wimpy Kid (2010) - Thor Freudenthal


Bu filmi izleyene değin zerre haberim yoktu ama "Diary of a Wimpy Kid" kitap serisi en çok satan kitap serileri sıralamasında 12 inci sırada yer alıyormuş (bu arada birinci sırada "Harry Potter", ikincide "Goosebump", üçüncü sırada da "Perry Mason" var. İlgilisine bilgiler!). Filmi bitirdikten sonra tam olarak hangi kısmına hayran kaldı insanlık da bu denli rağbet gördü bu seri diye düşünmedim değil. Öte yandan "Twilight" kitaplarının kapış kapış gittiği bir gezegen bu, demek ki ben bir şey bilmiyorum.


Giriş bölümünde ana karakterimiz Greg direkt seyirciye soruyor, "kim bir dolu gerizekalı ile ortaokula sıkışıp kalmış bir çocuğun hikayesini izlemek ister ki?". Yani bir şekilde karşısına oturduğuma göre ben istiyorum, sen elinde ne var ondan bahset! Greg'in elinde filme adını veren günlük var, ve bu günlüğe yaptığı hayatından kesitleri yansıtan çizimleri - sonda söyleneceği başta belirtmek gibi olacak ama uyarlanan kitaptaki çizimlerin birebir kullanıldığı bu animasyon sekanslar filmin elde tutulur nadir noktalarından-. Bu kısımlar okul ortamı ve insan skalası üzerine Greg menşeli bazı fikirler edinme şansı yakalıyoruz ama hikaye ilerledikçe anlamak kolaylaşıyor ki okulda Greg'den daha gerizekalısı yok, herkes bir şekilde yolunu döndürüyor.


Filmin en büyük sıkıntı çektiği nokta burası. Muhtemelen kitabın sahip olduğu çizimler falan derken ana karakterin yaptıkları o yaratılan dünya içerinde çok göze batmamış olabilir ama kanlı canlı üç boyutlu bir insan tarafından icra edildiklerinde tahammülfersa bir hal alıyorlar.  Greg, okulun sosyal statüsü içerisinde hakettiğine yüzde yüz emin olduğu noktaya gelebilmek adına kreş çocuklarına bakıcılık yapmak gibi kifayetini aşan sorumluluklar yüklenip işler kaçınılmaz bir şekilde sarpa sardığında da gözünü kırpmadan tüm suçu en yakın arkadaşının üzerine yıkabilen bir tip ve film bizden bu veledin tarafında olmamızı bekliyor. Kitabın stilize çizimleri içerisinde eriyip giden karakteristikler gerçek insan evlatlarının dünyasında daha ayağı yere basan bir hikaye anlatımına ihtiyaç duyuyorlar ve ne yönetmen Thor Freudenthal ("Hotel For Dogs", "Percy Jackson:Sea of Monsters") ne de çoğu sitcom kökenli bir dolu yazardan müteşekkil senaryo ekibi bunu yapmaya muktedir değiller. Bu noktada oyuncu seçiminden yana da ileri gelen bir sıkıntı söz konusu.


Zachary Gordon isimli gencin böyle çok bilmiş, sevimsiz bir aurası olmasının yanı sıra eli yüzü düzgün, kendini ifade etmekte çok zorluk çekmeyen, cepheden bakınca loser demeye bin şahit bir görüntüsü de var. Tamam belki boyu yaşıtlarına göre biraz daha kısa ama çocuğun monologu çerçevesinde kafamıza kakılıp durulmasa  bu tipin sosyal merdivenlerde alt katlarda sıkışıp kaldığına inanmak zor. Hele Fregley adındaki sosyal cüzamlı sümüklü ginger gibi örneklerle yanyana durunca bu durum daha da katmerli bir hal alıyor. 


Greg'in ortaokul serüvenindeki yoldaşı Rowley, hala ilkokul mentalitesini aşamamış olmasına rağmen bunun farkında olmamasından mütevellit zerre umursamayan da bir çocuk. Greg, Rowley'nin bu hallerine uyuz olup onu kendi çapında eğitmeye çalışıyor ama Rowley'nin kendiyle barışık karakteri Greg'in herşeyden çok arzuladığı popülariteye kısa sürede ulaşmasına vesile oluyor. Kendisine yönelik utanma hissiyatı kısa sürede kıskançlığa evrilen Greg, Rowley'ye kıllık yaptıkça daha da dibe batıyor, biz de seyirci olarak kendisine daha fazla uyuz oluyoruz. Film Greg'in bu hatalarından ders alarak dönüşmesinin hikayesi, onu anlıyoruz ama filmin yüzde 80'ini itici hareketlerle geçirmiş bir çocuğu son 5 dakkada yaptığı kıyak bir hareketle tekrar sevmeye başlamamızın beklenmesi biraz yersiz bir ümit ki gerçekleşmiyor da zaten.


Sadece bu da değil. Angie (Chloe Grace Moretz) adındaki ortaokul standartlarında gayet cool ve ilgi çekici bir kız, filmin farklı noktalarında Greg ile arkadaş olmaya çalışıyor ama Greg sanki vebalıymış gibi kızdan uzaklaşıyor. Neden böyle yapıyor, kime ne faydası var bunun, hiç bir şey anlaşılmıyor zira kızın outsider bir statüye sahip olduğu ve popülerlikle çok işi olmadığı aşikar olsa da kesinlikle cool bir tip olduğu da belli. Hal böyle olunca Greg'in tepkileri çok anlamsız kalıyor. Angie karakteri kitapta yer almıyormuş ve "Manic Pixie Dream Girl" klişesinin ortaokul versiyonu olarak tasarlanmış orası kesin, dolayısıyla aslında işlevsiz bir tipleme. Öte yandan o dönem "Kick-Ass" ve "500 Days of Summer" filmlerindeki performansı ile yaşından büyük akıllara sahip ergen kız deyince akla gelen ilk isim haline gelen Moretz buradaki ukala ama tatlı oyunculuğu ile yüzeysel yazılmış karakterini izlenebilir kılmayı başarıyor.


Greg'in bu mallığının oluşumunda ailesinin payı büyük. Bir babası (Steve Zahn) var, varlığı ile yokluğu bir. Anne (Rachael Harris) sahip olduğu 3 oğlan içinde en az bununla ilgili, bariz. Abi (Devon Bostick) canlandıran aktörü yetenekli olmasına karşın sinir bozucu derede zalim ki yaptıklarından keyif alabilmeniz için sadist bir mizah anlayışına sahip olmanız lazım. Mıçmaktan başka bir marifetini göremediğimiz sevimsiz bebek kardeş de cabası. Böyle bir ortamda yetiştiğini görünce biri iki devresinde sıkıntı olmasına şaşıramıyoruz tabii ki.


Final itibariyle Greg hatalarından ders alıp arkadaşını geri kazanıyor ama o kadar geç bir hamle ki bu etkisi sıfıra yakın oluyor neredeyse. İtici ana karakterinin yanı sıra sümüktür sivilcedir türlü mide bulandırıcı bedensel atık üzerinden komedi yaratmaya yönelik zavallı bir saplantıya da sahip bir materyal olması itibariyle bu kitap nasıl olmuş da bu kadar tutmuş diye düşünmedim değil filmi izlerken. Öte yandan akabinde 2 devam filmi daha çekildiğine göre demek ki ben bir şey bilmiyorum!