Perşembe, Temmuz 20, 2023

Extraction 2


Bu yıl da ne aksiyon filmi yaptı buralar... Hollywood'da son yıllarda gözlenen trendlerden biri de "John Wick"in başarısıyla birlikte dublör eskisi yönetmenlerin yaptıkları filmlerde görülen artıştı. Bu akımın mimarı sayılabilecek Chad Stahelski ve David Leitch'in yanı sıra J.J.Perry ("Day Shift"), Jesse Johnson ("Triple Threat", "The Debt Collector"), Scott Waugh ("Act of Valor", "Expendables 4") ve kardeşi Ric Roman Waugh ("Shot Caller", "Greenland"),  dikkat çekici işlere imza attılar. Bunların arasında Stahelski'den sonra stilize bir tarza sahip olmasıyla  en öne çıkan isimse "Extraction"daki yönetmenliği ile göz dolduran Sam Hargrave oldu. Marvel aleminde Chris Evans'ın dublörlüğünü yaparak isim yapan, o dönemde kanka olduğu Russo biraderlerin kanatları altında ilk yönetmenlik denemesini gerçekleştirme imkanı bulan Hargrave, pandeminin başlarında herkesin yeni yeni eve hapsolduğu vakitlerde "Extraction"la seyirciyi ekran başına kitlemeyi başarmıştı. Netflix'in portfolyösü içinde kalitesi ile göze batabilen nadir işlerden birinin devam filminin çekilmemesi pek olası değildi zaten ve nihayet izleme imkanı bulabildik.


İlk filmin sonunda nehre düştüğünü gördüğümüz Tyler Rake'in hastanede hayata döndürülmesi ile başlıyor devam filmi. Ekip arkadaşları tarafından hayatta tutulan depresif kahramanımız başta ölmesine izin vermediler deyi sitem etse de belki bunda da vardır bir hayır deyip nekahat devresine geçiyor ki çok geçmeden ex-baldızının Gürcistan sularında başının fena halde dertte olduğunu ve kurtarılmaya muhtaç olduğunu öğrenince tepe taklak atlıyor aksiyona.


Uzun tek plan çekimler çoğunluğun ağzını bir karış açık bıraksa da şahsen çok hazzettiğini söyleyemem. Hitchcock'un da tek plan çektiği fimi "Rope"dan sonra belirttiği üzere "filmler bi sebebi var ki kurgulanıyor", o yüzden iyi kesilmiş bir filmi tek plana her daim tercih ederim. Yani elbette izlerken kamera arkasında gerçekleşen sanatkarlığı ve zanaatkarlığı takdir etmemek elde değil fakat çoğu zaman hikayeye hizmet etmekten ziyade "bakın bakın size nasıl şov yapıcaz tarzı" bir züppelik de sirayet ediyor perdeye ister istemez. Hargrave'in ilk filmdeki kotardığı tek plan bende böyle bir hissiyat uyandırmamıştı, neticede aynı anda hem kendini kanıtlamaya hem de farklı bir şeyler sunmaya çalışan bir filmci olarak nefes kesici bir sahneye imza attığını düşünmüştüm. Bir devam filminden beklenenin öncülünün üzerine yeni birşeyler eklemesi gerektiği düşüncesiyle bu sefer çok daha uzun ve komplike bir tek planla karşımıza çıkmış yönetmen ve ekibi. İzlerken ister istemez "Daredevil"in 3.sezonundaki hapishane tek planını yad etmeme sebebiyet vermiş olsa da hücrelerde başlayıp "Raid 2"ye şapka çıkaran bir avlu isyanına dönüşen, sonrasında içerisinde arabaların,trenlerin ve helikopterlerin de dahlolduğu devasa sekansı ağzı açık bir şekilde izlememek elde değil. Yani kesmeler biraz bariz belli oluyor ama geri kalan herşey dört dörtlük.


Hikaye bu tek plandan müteşekkil Gürcistan ayağını tamamlayıp Berlin sokaklarına aktığında farklı tarzda olsa da aynı ölçüde hayran bırakan bir hüviyete bürünüyor zira artık olay burada Hemsworth'ün şovu olmaktan çıkıp Gülşifte Farahani ve kardeşini oynayan elemanın da göz doldurma fırsatı bulduğu bir şeye dönüşüyor. Farahani her daim sade oyunculuğu ile takdirimi kazanmış bir aktristti ama burada aksiyon sahnelerine ne denli organik olarak eklemlendiğini görünce hayran kaldım resmen, filmi Hemsworth'den kopardı koparacak neredeyse. Bir filmde güçlü bir kadın figürü nasıl portrelenir öğrenmek isteyen herkesin oturup "Extraction 2"yi seyretmesi lazım.


Burada Gürcü oyunculardan müteşekkil kötü adam kadrosuna da şapka çıkarmadan geçmemek lazım. David Berndhart'ın aralarında yer alması elbette karizmalarını arttıran bir faktör ama özellik Tornike Gogrichiani'nin başını çektiği bu ekibi yolda görseniz yönünüzü değiştirecek ölçüde rollerine adapte olmuşlar o derece. Zaten hikaye bazında bakıldığında da en iyi yazılan ve üzerine en çok düşünce sarfedilen karakterin Gogrichiani'nin canlandırdığı Zurab olduğu aşikar, bu minvalde de daha fazla ön plana çıkmayı başarıyorlar. Hakeza baldızı canlandıran da Tanatin Dalakishvili de hem güzelliği hem de oynculuğu ile takdiri hak ediyor.


Film serim ve düğümünde seyirciyi aksiyona boğduğu için son perdenin daha bir sade şekilde akması tercih edilmiş herhalde, yan karakterlerin farklı noktalardaki irili ufaklı dahillerine rağmen Rake ile Zurab arasındaki final kapışması daha ziyade bir düello niteliğinde ilerliyor. Yüksek adrenaline bağımlı hale getirilmiş kimi seyirciyi bu gösterişsizlik rahatsız etmiş olabilir belki ama ben daha münasip buldum. Filmin aksayamin tek noktası Rake ile Olga Kurylenko'nun canlandırdığı eski karısı arasında yaratılmaya çalışılan dramatik gerilim. İkilinin bir nevi hesaplaştıkları ufak bir sahne var ki baya bir kötü yazılmış olmasının yanı sıra bir hayli de kötü oynanmış, film ekibi bu sahneyi eklemeyi elzem görmüşler ama nasıl çekeceklerini bilememişler gibi. Ne konuşturacağını bilmedikleri yerde sessizliğin kollarına atsalarmış karakterleri acar olacakmış. Bu ufak kusurunu görmezden geldiğimiz takdirde aksiyon sinema tarihine adını altın harflerle yazdıracak bir yapımla karşı karşıyayız. Nasıl Sam Hargrave'in adı Chad Stahelski gibi Holywood aksiyonu denince akla gelen ilk isimlerden biri haline gelmeliyse Chris Hemsworth'un büyük bir gayret ve başarı ile hayat verdiği Tyler Rake'in de John Wick gibi aksiyon ikonları ile birlikte anılması elzem bence, en azından "Extraction 2"den sonra.