Pazar, Ağustos 23, 2020

The Great

 

Çariçe 2. Katerina, ya da tarihe mal olmuş lakabıyla Büyük Katerina çok ilgi çekici bir karakter olarak görülüyor demek ki hikayesi şimdiye kadar en az 10 kere sinema filmi ya da dizi olarak anlatılmış. Yorgos Lanthimos imzalı "The Favorite"in senaryosuyla Oscar'a aday olmuş Tony McNamara'nın kendi oyunundan uyarladığı "The Great"i bu yığın içinde farklı kılan nokta, bu tarihi karakter hakkında en son referans alınan şeyin tarihi gerçekler olması. Normalde eksi puan olarak yansıyabilecek bu husus diziyi özgün bir izlencelik haline getiren temel unsur haline gelmiş.

 
Elle Fanning'in canlandırdığı Katerina 19 yaşında Rus İmparatoru Peter'a gelin gitmiş bir soylu kızı. Dizinin başındaki haliyle Aydınlanma felsefesiyle büyütülmüş ve ilerici değerlere inancı tam ama aynı zamanda Peter'la romantik bir aşk hayaliyle Rusya'ya gelecek kadar da naif bir karakter. Peter'ı tanıdıkça bu naifliğinden eser kalmıyor tabii. Karısıyla ilk halvetini yaparken en yakın arkadaşıyla geyik çeviren, aynı yakın arkadaşın karısıyla onun gözü önünde ilişkiye giren, baştan ayağa ilkel dürtülerden ibaret bir kişiliğe sahip bu adamla bir ömür geçireceği gerçeği bir yana ülkenin de ölene kadar bu adama mahkum olduğunu idrak etmesi Katarina'nın kendini Rusya ile özdeşleştirip hem kendini hem de memleketi kurtarmak için harekete geçmesine sebep olan olaylar zincirinin başlangıcı oluyor.

Gerçek Katarina, Peter ile 14 yaşında evlenip tahta geçmesi için bir 14 yıl geçmiş olan birisiymiş. Hatta Peter'ın saltanatı da 6 aydan fazla sürmemiş aslında, idareyi elinde tutan teyzesi öldükten sonra ancak iktidara ulaşabilmiş. Dizideki portresinin aksine azgın bir azgın birisi değil her yönüyle iktidarsız bir adam olfuğu tarihçilerin birleştiği bir nokta.

Dizinin yaratıcılarının baş karakterleri tarihi karşılıklarından bu denli ayrıştırıken temel saikleri hem bir kadının hem de bir ülkenin kendini mutsuz bir evlilik içinde bulduğunda neler yapabileceği üzerine fikir teatisi yapmak olmuş. İlk başta özellikle metoo olaylarından sonra gittikçe sık bir biçimde görmeye başladığımız kadın merkezli, feminizm vaazı veren yapımların bir yeni örneği intibası uyamdırsa da gerek yazım kalitesi gerekse Fanning'in oyunculuğu sayesinde bu tuzağa düşmeyen bir dizi "The Great". Dünyayı kadınlar yönetse ne de güzel olurdu söylemleriyle uğraşmak yerine yönetme işinin göründüğünden çok daha karmaşık ve gri bir olgu olduğu gerçeğine eğiliyor daha ziyade. Bunu yaparken kullandığı "fuck"ların "cunt" ların havada uçuştuğu modern dil ve hiciv düzeyi bir hayli yüksek diyalogları sayesinde bu sert ve sevimsiz konuya eğlenceli bir perspektiften bakmayı başarıyor aynı zamanda. Sonunda bir salon dolusu insanın randevulu olarak 30 dakikalık işkenceye tabi tutulmasını gülerek izlerken buluyorsunuz kendinizi.

Dizideki bahsettiğimiz şahane diyalogları başka bir kastın elinde bu kadar vurucu olur muydu bilemiyorum. Oyuncu kadrosunun her bir üyesi rolünü en iyi şekilde canlandırıyor ama yardımcı kastın içinde en öne çıkanlar Phoebe Fox, Sacha Dhawan, Gwilym Lee, Belinda Bromilow ve Sebastian De Souza olmuş. Hikayenin merkezinde yer alan Elle Fanning yetişkin rollere geçiş sürecini başarıyla atlattığını gösteriyor, hem kırılgan hem güçlü, hem zarif hem de komik olmayı becerebildiği performansıyla göz dolduruyor. Aktörlüğe Fanning gibi çocukluktan girmiş Nicholas Hoult ise çıtayı Fanning'den bir tık daha yukarı çekmeyi başarmış çünkü en baştan beri Katarina'yla özdeşleşmeye çağırıp Peter'den nefret etmeye yönlendiriyor dizi bizi. Fakat Hoult'un oyunculuğu o kadar başarılı ki adamdan nefret ederken sempatik bulmadan da edemiyorsunuz. Özellikle dizi ilerledikçe Katarina'ya karşı samimi şekilde sevgi duymaya başlaması finaldeki ihanet karşısındaki hayal kırıklığının vuruculuğunu arttırırken baştan beri malmış izlenimi uyandırıp da Katarina'nın hamlesine karşı hamle yapabilecek kurnazlığı gösterdiğini görünce kendinizi Peter'in tarafını tutarken bulabilmeniz işten değil, o derece iyi oynamış Hoult.
 

Diziye dair benim için yegane küçük rahatsız edici nokta tarihi sallamama adına olayın Rus kimliğinden ve görünümünden uzaklaşması olması denebilir. Herkesin fazla Anglosakson göründüğü, Rus soylusu rolünde zenci aktörlerin olduğu bir yapım ister istemez Rus kimliğiyle eşleşmiyor zihinde. Bu küçük şikayet dışında Mcnamara, Fanning ve Hoult öncelikli olmak üzere tüm ekip görkemli bir işe imza atmışlar. Neyse ki Hulu da diziyi yenileme kararı aldı da ikinci sezonu izleme imkanına sahip olacağız.