Ritchie'nin kariyerinin zirvesini bu filmle yaşadığını sonrasında yaşadığı dikey düşüşe bakarak anlamak da mümkün. Tüm zamanların en kötülerinden biri olarak gösterilen "Swept Away" ve kimseye yaranamayan "Revolver"ın ardından "RocknRolla" ile bir nebze toparlanan yönetmen "Sherlock Holmes" ile birlikte stüdyo filmlerinin yönetmeni haline geldi ve başarı seviyesi değişken filmlerle üretimine ara vermeden devam ediyor. İyi de yapıyor zira kinetik kurguyu uzun diyalog sahneleriyle birbirine başarıyla yedirmeyi başaran nadir yönetmenlerden birisi kendisi. Konu Gangsterlerin dünyası olunca benzerlerinden ayrılan hikayelerin anlatıcısı olduğunun kanıtı da "Snatch". En son filmi "The Gentlemen" ile benzeri sulara geri döndü yönetmen ama o da başka bir yazının konusu artık. O zamana kadar bu inciye tekrar bir göz atmanız ehemmiyetle önerilir.
Sinema,Çizgi Roman,Oyun,Dizi,Müzik,Kitap,Soundtrack,Anime,Metal vs. ama çoğunlukla Sinema
Cumartesi, Ağustos 29, 2020
Throwback 20: Snatch - Guy Ritchie
Guy Ritchie bizlere Mickey, Turkish, Kuzen Avi, Bullet-Tooth Tony gibi karakterleri vereli 20 yıl olmuş. İlk filmi "Lock,Stock and Two Smoking Barrels" bir anda klasik statüsüne erişince Ritchie'nin nasıl devam edeceği çok merak ediliyordu zamanında, neticede ilkinin başarısını ikiye katlayan bir filme imza atmış oldu. Gerçi "Snatch"i "Lock,Stock"ın kopyası olarak kabul eden ve hakir görenler azımsanacak sayıda değil ama bana göre deli saçması bir düşünce bu. Her ne kadar ilk filmini ben de bir hayli sevsem de "Snatch" herşeyiyle daha iyi bir film ve yönetmenin kariyerinin aşılmamış zirvesi olma hüviyetini de koruyor hala. Burda filmin konusuna uzun uzun girme gereğini görmüyorum ama farklı kaynaklardan akan hikayeleri birbirine yedirerek finalde hepsini birbirine bağlama işini en iyi becerdiği film buydu Ritchie'nin. Gene çok sevdiği bir başka tema olan kontrol edilemez rastlantıların yol açtığı sonuçlar ve bunun getirdiği komedinin de en iyi değerlendirildiği filmlerden biriydi. Hepsinden ötesi her biri ayrı ayrı fantasik olan karakterlere hayat veren fantastik bir oyuncu kadrosu vardı filmin. İlk filmini gördükten sonra Ritchie ile özellikle tanışıp onunla çalışmak istediğini söyleyen Pitt, normalde bir felaketle sonuçlanması bir hayli muhtemelen olan ne dediği anlaşılmaz demir yumruk çingene Mickey rolüyle hem sinemaseverlerin gönlünde taht kurdu hem de kendi filmografisinin en akılda kalan işlerinden birine imza attı. O zamanlar aksiyon starı kimliğine henüz kavuşmamış olan Jason Statham ise daha her hangi bir dövüş figürü sergilemeden ekranda ne kadar cool olabileceğini bu filmle ele güne göstermişti. Del Toro, Vinnie Jones, Alan Ford ve daha nicelerinin döktürdüğü kadronun içinde benim en favorim ise Dennis Farina oldu her zaman. Eski bir polis olan aktör bulunduğu her sahneye ayrı bir canlılık katıp filmin en parlak unsurlarından biri haline gelen bir performans sergiliyordu. Soundtracki ile de bir hayli ses getirmiş olan "Snatch" Oasis'in "Fucking In The Bushes"ini tüm sinemaseverlerin belleğine kazırken Massive Attack'in "Angel"ı da filmin en vurucu sahnesine fon olarak ölümsüzlüğe erişmişti böylelikle.