Pazartesi, Ocak 11, 2021

Throwback 30: Lionheart - Sheldon Lettich



Çocukluğumuzda televizyonda en sık denk gelinen filmlerden biriydi Lionheart. Usta seslendirme sanatçısı Payidar Tüfekçioğlu'nun yaptığı dublaj ile izlediğimiz Jean Claude Van Damme'ın bizim jenerasyonun nezdinde nostaljik bir figüre dönüşmesinde bu filmin "Kickboxer" ile birlikte katkısı büyüktür.


Van Damme'ın canlandırdığı Lyon'un, kardeşinin ölümü üzerine ailesine sahip çıkmak için yeraltı dövüşlerine katılması, bir yandan da kaçtığı Fransız lejyon birliğin arkasından yolladığı adamlara yakalanmama çabasını anlatan filmin öyküsü Van Damme'ın kendisine ait olup bu hikayeyi senaryoya döken filmin yönetmeni Lettich olmuştur.


Aktörü üne kavuşturan Bloodsport"un yanı sıra "Rambo III" ve Joaquin Phoenix'in ilk başrollerinden olan "Russkies"in de senaryosunda imzası bulunan Sheldon Lettich'in ilk yönetmenlik denemesidir "Lionheart". Bu filmi takiben gene Van Damme ile "Double Impact" ve bir başka kült dövüş filmi olan "Only The Strong"a imza atan Lettich, 2000'lere doğru benzeri bir çok yönetmen gibi direkt video filmlerinin yönetmeni haline gelmiş olsa da kariyerinin ilk döneminde bir çok kült filme imza atmış olduğu gerçeğini zedelemez.


"Lionheart"ı üzerinden geçen 30 yılın ardından hatırlanabilir kılan özelliği iyi bir dövüş filmi olmasında yatmaz. Esasında hiç de iyi yaşlanmış dövüş sekanslarına sahip olmayan bir filmdir bu. Van Damme her ne kadar etkileyici tekmeler atsa da dövüş stili çok yavaş bir dövüşçü ve karşısındaki aktörlerin çoğunun tekmeyi yemek için ellerini kollarını sallayarak beklemeleri feci göze batar. Lettich'in dövüş sahnelerini filme alışının da -son vuruşları birkaç farklı açıdan tekrar tekrar göstermek dışında- çok kayda değer bir tarafı yoktur. Dolayısıyla ait olduğu tür itibariyle zamanının ürünü bir filmdir "Lionheart".


Öte yandan filmi yıllar sonra izlenilir kılan şeyin dövüş sahneleri değil de sağlam dramatik yapısı olduğu düşünülünce bunun çok da bir önemi kalmaz. Van Damme'ın kariyerinde dramaya en yakın seyrettiği filmlerden biri olan "Lionheart"ın sempatik tüm karakterleri, bir şekilde hayatın sillesini yemiş, alt tabakadan insanlardır. Bu insanların para kazanarak sevdiklerini desteklemek için kanlarını dökecek illegal hareketlere girmeleri ve tuzu kuru zenginleri eğlendirmeleri keskin bir kontrast oluşturur. Lettich'in kamerası da şansı yaver gitmemiş, sokaklarda aç bilaç dolanan karakterlerden objektifini hiç esirgemez. Her ne kadar bugüne değin iyi bir aktör olmakla suçlanmamış olsa da Van Damme'ın bu filmdeki oyunculuğu filmi yükseltmeyi başartan öğelerdendir. Zaten karizması ve görünümü sayesinde bir kariyer sahibi olmuş aktörün oyunculuk kaslarını da yeri geldiğinde esnetmekten çekinmeyeceğini gösteren bir filmdir "Lionheart". Lyon, her ne kadar geçmişinde karanlık işlere bulaşmış olsa da ABD'ye geldikten sonra ki yegane gayesi kardeşinin ailesine maddi olarak destek çıkmaktır, kişisel hırs ve intikamlar peşinde koşmaz. Bu özelliği karakteri otomatik olarak seyircinin özdeşleşeceği biri haline getirir,  bu sebeple Lyon'un peşindeki lejyon askerlerin varlığı hikayenin gerilimini daha da arttırır çünkü seyirci Lyon'un geri dönmek zorunda kalarak ailesinin sahipsiz bir duruma düşmesini istemez.


Lettich'e bu noktada hakkını teslim etmeden geçmemek gerekir. Van Damme'a alışık olduğu şeylerin dışında dramatik yönleri ağır bir karakter sunmakla kalmamış etrafını da iyi aktörlerle doldurarak performansına olumlu yönde katkıda bulunmuştur. Bir filmin yardımcı kastı ne kadar iyiyse film de o kadar iyidir savını kanıtlarcasına döktürür filmin oyuncu kadrosu. Joshua rolünde Harrison Page gerçekten sokaklardan gelmişcesine girer rolüne. Filmin esas kötüsü Cynthia'yı canlandıran Deborah Rennard bulunduğu her sahneye bir canlılık katar, sonraki yıllarda niye oyunculuğua devam etmediğine hayıflandırır bizi. Bu ikisine ek olarak kariyerinin en tıfıl döneminde bir Ashley Johnson, bu tarz filmlerin değişmez aktörü Brian Thompson ve Van Damme'ın kankası Michel Qissi (Kickboxer'ın Tong Po'su) filmi renklendirirler.


Bir aksiyon ikonunun kariyerinin iyi örneklerinden olan, bir dövüş filminden çok drama olmaya öykünen, dövüş filmi kisvesini dramasına bağlı bir şekilde kazanarak ayrıksılaşan bu filmi 30 uncu yaşına girerken tekrar ziyaret etmek dönemin sinemasına hayran herkesin hayrınadır kanatimce.