Cumartesi, Aralık 19, 2020

Movie 43


"Movie 43" çekilip gösterime girme cüretini gösterdiğinden beri nefret etmenin popüler olduğu filmlerden biri haline gelmiş bir yapım. Tüm zamanların en kötü filmleri dendiğinde adını ananların hiç de azınlıkta olduğu söylenemez. Biraz bu sebepten, biraz da geçmişte gene böyle episodik bir yapıya bir başka komedi filminden ağzım yandığı için ("The Ten" diye Allah'ın cezası bir şey) bugüne değin hiç de izlemeye yeltenmediğim bir film idi. İyi ki fikrimi değiştirmişim zira kim ne derse desin ben baya güldüm.


Skeçten müteşekkil komedi filmlerinin en bilineni denebilecek 1978 tarihli "Kentucky Fried Movie"nin modern versiyonunu yapmak için yola çıkan yapımcı Charlie Wessler, Farrely ve Zucker kardeşlerin yanı sıra Trey Parker-Matt Stone ikilisinin de yazıp yöneteceği bir film için çalışmaya başlasa da stüdyoların hiç biri filmi yapmaya yanaşmamış. Nihayet Relativity Media 6 milyon dolar bütçeyle projeye ok verince çekimlere başlansa da skeç senaryolarını beğenmeyen Zucker'ler ve Parker-Stone ikilisi filmden ayrılmış.


13 ayrı yönetmen tarafından 16 skecin çekilmesi 4 yılı bulmuş. Yapımcı ilk önce Hugh Jackman ile Kate Winslet'ı Peter Farrelly yönetiminde "çenesinde taşak olan adam" skecinde oynamaya ikna etmeyi başarmış ki bu skeç Relativity'yi projeyi kabul etmeye yaramasının yanında diğer skeçler için başka yıldızların da evet demesinde etkili olmuş. Yapımcının kişisel bağlantıları sayesinde kabul ettirdiği, düşük bir ücret karşılığında olsa bile çekilmesi bir iki günden fazla uzun sürmeyen farklı bir şeyde yer almak için teklifi kabul eden  oyuncular sadece kendi skeçlerinin hikayesinden haberdar olup filmin büütünün neye benzeyeceğinden tamamiyle habersiz bir şekilde projeye evet demişler. Richard Gere gibi yırtmaya çalışıp beceremeyenlerin yanı sıra Colin Farrell gibi evet deyip sonradan cayanlar da olmuş.


Skeçleri bağlayan çatı öykünün iki ayrı versiyonu var ve benim izlediğim versiyonda bir grup tipsiz ergen izlenmesi halinde medeniyetin sonunu getirecek dünyanın en fazla yasaklanan filmi  "movie 43"ü izlemeye çalışıyorlardı. ABD'de versiyonunda Dennis Quaid'in oynadığı deli bir senarist Greg Kinnear tarafından canlandırılan yapımcıya "Movie 43" projesini kabul ettirmek için silahla rehin almak dahil elinden geleni yapıyormuş. Netteki yorumlara bakılırsa da gayet komik olan bu kısma niye bir alternatif koymayı tercih etmişler anlamak mümkün değil. 


Peter Farrely'nin Dennis Quaid'li çatı dışında yönettiği iki kısımdan birisi olan ve  yukarıda da bahsi geçen taşak-çene skeci, Hugh Jackman'ın çenesinde sallanan taşaklara Kate Winslet dışında kimsenin tepki vermiyor olmasından öte bir esprisi olmayan bir filmken ilk kez buluşan Halle Berry ve Stephen Merchant ikilisinin aradaki buz kırılsın diye "cesaret mi gerçek mi" oynamaya başlayıp işi estetik ameliyatla tanınmayacak hale gelene kadar uzattıkları bölüm de yer yer gülümsetse de çok hatırda kalır bir yanı yok.


Ergenli çatının yönetmeni Steven Brill'in ("Mr.Deeds") yönettiği diğer skeçte Richard Gere'ın patronu olduğu bir ar-ge firması gerçek boyutlarda çıplak bir kadın görüntüsüne sahip yeni bir mp3 çalar piyasaya sürüyor ama aleti şişme bebek gibi kullanmaya çalışan birçok ergen manidar bir şekilde vajina bölgesinde yer alan soğutucuya çüklerini kaptırmaya başlayınca Gere ve Kate Bosworth'un da aralarında yer aldığı beyin takımı çareyi reklamlarda gerekli uyarının yapılmasında buluyorlar: "iBabe. Don't Fuck It". Taşak-çene gibi basit bir espriden yola çıkmasına rağmen üstüne birşeyler koyabilen eğlenceli kısımlardan biri bu.


Steve Carr'ın ("Daddy Day Care") yönettiği "The Proposition"da en büyük cinsel fetişi üzerine büyük abdest bozulması olan Anna Faris sevgilisi Chris Pratt'i bunu yapmaya ikna etse de arzuların şaha kalktığı geceye hazırlanmak için acıyı fazla kaçıran Pratt, Faris'in olayı romantize etme çalışmalarına fiziksel olarak daha fazla katlanamayınca olay kelimenin tam anlamıyla boka sarıyor. Kağıt üstünde en mide kaldıracak skeç olma potansiyeline sahip olsa da iğrençliği çok grafik boyutlara taşımayıp izleyicinin hayal gücüne bırakarak komik olmaya çalışan bir bölüm burası da.


James Gunn'ın Elizabeth Banks tarafından tufaya getirilerek yönetmeyi kabul ettiği, kurgusuna iştirak etmediği gibi izlemeyi de reddettiği skeçte anime bir kedi, sahibi Josh Duhamel'e karşı gay gay arzular besliyor ve Elizabeth Banks'le olan ilişkisini sabote etmek için elinden geleni ardına koymuyor. Neticede Emily Alyn Lind'in doğum günü partisinde Banks tarafından kürekle dövülse de görüntü itibariyle masum bir kediye şiddet uygulayan Banks partiye katılanların saldırısına uğruyor. Gunn'ın tiksindiği kadar olmasa da filmin akılda kalan parçalarından biri değil.


Gunn'ı ayartmak dışında "Middleschool Date" isimli skecin yönetmenliğini de üstlenmiş Banks. Erkek arkadaşıyla takılırken adeti gelen Chloe Grace Moretz'in kanlı görüntüsünün erkek arkadaşı ile onun abisi ve babasını da paniğe gark etmesini konu edinen skeç erkeklerin kadın anatomisinin cazibedar olmayan kısımlarıyla olan ilişkilerini tiye alsa da çok da komik olamıyor. Yalnız skecin sonunda yer alan denize girerken başarısız bir ürün kullandığı için köpekbalığına yem olan bir kızın yer aldığı ped reklamı filmin en komik bölümlerinden birini oluşturuyor.

 
Brett Ratner'ın "Happy Birthday" skecinde Johnny Knoxville kardeşi Seann William Scott'a doğum günü hediyesi olarak Gerard Butler tarafından canlandırılan bir Leprikon hediye ediyor ama ağzı bozuk leprikon kurtulup saldırıya geçince kardeşler de ellerini kana bulamak durumunda kalıyorlar. Güzeller güzel Esti Ginzburg'un varlığı dışında çok da tesiri olamayan bir skeç bu da.


"Get a Job Motherfucka" isimli filmde Naomi Watts ve Liev Schreiber evde eğitim alan oğulları lise tecrübesinden nasipsiz kalmasın diye oğullarına akran zorbalığı, dalga geçme, evde parti yapıp onu çağırmama gibi bilumum muameleyi reva görerek oğlanın ruhi dengesini altüst eden psikopat bir çifti canlandırıyorlar. "Superhero Speed Dating" Robin'in (Justin Long) Supergirl'le (Kristen Bell) olan buluşmasının Batman, Wonder Woman ve Superman tarafından içine edildiği bir akşamı konu ediniyor.


Filmin açık ara en komik skeci olan "Victory's Glory"de Terence Howard ilk kez beyazlardan müteşekkil bir takıma karşı mücadele edecek  olan alayı siyahi bir basketbol takımının antrenörünü canlandırıyor. Koç beyazlara karşı sırf siyah olmalarının sahadan galibiyetle ayrılmak için yeterli olacağına ikna etmeye çalışsa da oyuncuları bunu anlamakta zorlandıkça zıvanadan çıkan Terence Howard'ın performansı skeci tek başına sırtlıyor. Kendisinin çok da büyük bir hayranı sayılmam ama buradaki performansını baz alarak içinde yer aldığı tüm komedilere göz atmaya teşne hale geldim, o derece.  "You're black. They're white. This ain't hockey!" ya da "The Lord done did his part already. He made you black. He gave you a foot and a half dick. Dribble with that motherfucker!" gibi replikler izleyeni gülmekten yerlere yatırmıyorsa sizde bir sıkıntı var demektir, filmde değil.


Kabaca geçitiğim özetlerden de anlaşılacağı üzere içinde seyredeni güldürmeye namzet birçok öğe bulunduran birçok farklı skecin olduğu eğlenceli bir yapım "Movie 43". Herkesin zevkine hitap etmeyeceği kesin ama bu cümleyi neredeyse sinema tarihine geçmiş her bir komedi filmi için kurmanın mümkün olmasından mütevellit sağda solda filmin itin makatına sokulmasına kulak asmayıp bir şans verin, sonra kararınızı verin derim ben. Sanmıyorum ki pişman olasınız, illa gülünecek bir şeyler bulmanız olası, hele Farrelly mizahına belli bir aşinalığınız var ise.